Kanaatimize göre ahirette Allah'ın görüleceği yahut görülemeyeceği meselesi herkesi bağlayıcı bir inanç konusu değildir. Çünkü herkesin inanmak zorunda olduğu şeyler hem hakkındaki dini nassın sabit olması ve hem de o nassın delaletinin kesin olması gerekir. Böylesi konularda kişi hangi delillere gönle yatıyorsa ona inanır fakat kendisi gibi inanmayanı dalalet içinde olmakla itham etmeye hakkı yoktur.
“Kim güzel bir iş yapar ve Allah'a onunla gelirse, yaptığının on katıyla mükâfatlandırılır. Kim de bir kötülükle gelirse, sadece o kötülüğe denk bir ceza görür ve hiç kimseye haksızlık edilmez."
“Onlar, kötülüğe iyilikle mukabele eder ve kendilerine rızık olarak ne lütfetmişsek, onun bir miktarını (Allah rızası için ve kimseyi minnet altında koymadan ihtiyaç sahiplerine geçimlik olarak) verirler.”
“Her arzu ettiğin kişiyi doğru yola iletmek senin elinde değildir ancak Allah’tır ki kimi dilerse onu doğru yola iletir. O, hidayete låyık ve yatkın olanları çok daha iyi bilir.”
İbn Abbâs (radıyallâhu anh) ve bir çok tefsir alimi şöyle demişlerdir: Putlara ilk tapılma şöyle başladı. Bazı salih insanlar öldüğünde halk onların kabirleri üzerine mabetler yaptılar ve onları hatırlamak ve onlara benzemek için oraya Sâlihlerin resimlerini çizdiler. Üzerinden uzun bir zaman geçince o resimleri kabartmalı heykeller haline