Arkadaşlar, ilginç ve yer yer komik bir yazı biraz uzun ama vakit olunca okunabilir Pierre Flener, bir süre Ankara'da çalışmış Lüksemburglu genç bir akademisyen. İnternet'te gezinirken Türkiye'ye ve Türk insanına dair tuttuğu "sosyolojik günlüğü" gördüğümüzde, Evrensel Pazar için uygun bir malzeme yakaladığımızı düşündük. Yaklaşık on gün
Hiç, büyük beklentilerle başladığınız bir kitabın sizi sonunda hayal kırıklığına uğrattığı oldu mu? Olmuştur kesin. Hatta bazen hayal kırıklığına o kadar müsaittir ki kitap, sonunun gelmesini dahi beklemeden darlar okuyucuyu. Katı kuralları olanlar kitabı bırakmamakta diretirler. Zamanının başka kitaplara ayrılması fikrine bağlı olanlar ise,
İstanbul'u bir roman kahramanı olarak görmek isterseniz genç bir mimar olarak ete kemiğe büründüğü Yarım Adam Romanının ilk bölümlerini burada okuyabilirsiniz:
1.Bölüm
Elli Beş Saniye
Tüm hayatı elli beş saniyede değişti. Elli beş saniye; yaşadıklarını anlayabilmesi için çok kısa, kaosla tanışmanın şiddetine dayanabilmesi içinse çok
Artık aklımızı zorlayacak ve hakikaten "tepki vermezsek" eski kavimler gibi helakımızı bekleyeceğimiz günlerin eşiğindeyiz. TEHLİKE BÜYÜK DEGİL ÇOK BÜYÜK..!
Eskiden "sağlıklı yaşam" için yazıyordum ama bugün "Nasıl insan kalabiliriz?" sorusunun cevabını arar oldum.
Neslimizi tehdit eden "eş cinsellik"
Çocuklar
hastalıklarıyla her zaman gurur duyarlar çünkü tehlike
altında olmalarının onları, ailelerinin gözünde iki kat
değerli kıldığının farkındadırlar.
PARAM VAR AMA TÜKETMEYE HAKKIM YOK!
Kırmızı süveteri delik deşik olmasına rağmen hala üzerinde; ayakkabısı da yamalı. sökük paltosunu, pantolonunu, yakalarını ters-yüz ettiği gömleklerini yıllardır kullanıyor. 10 yıldır hiçbir şey almamış üzerine. karaca markasının ve tema vakfı’nın kurucusu hayrettin karaca “param var ama tüketmeye hakkım yok”
Acılardan büyük yer yok demiş şair. Ve insan geçmişiyle vardır. Geçmişiyle sevdikleriyle.. . Aytmatov un meşhur romanındaki mankurtlar sırf geçmişlerinden sevdiklerinden geçsinler de unutup gitsinler diye onca acıya maruz bırakılırlar. O kadar ki hafızaları çektikleri acılardan silinir. Ancak böyle unuturlar geçmişlerini sevdiklerini ve