.
...Boşuna uğraşıyorsun; senin gerçek otoriten gerçek yetilerinden daha uzağa gitmeyecektir. Başkalarının gözleriyle görmek gerektiği anda, onların iradeleriyle istemek gerekir. Benim halklarım benim uyruklarımdır, diyorsun gururla. Peki, ama sen kimsin? Vekillerinin uyruğusun; o zaman, vekillerin kimler? Onlar da memurlarının, metreslerinin uyrukları, uşaklarının uşakları. Her şeyi alın, her şeyi zorla ele geçirin, sonra parayı bol bol savurun, bataryalar, darağaçları, işkence çarkları kurun, yasalar, fermanlar çıkarın; casusları, askerleri, cellatları, hapishaneleri, forsaları çoğaltın; zavallı küçük insanlar, tüm bunlar ne işinize yarar? Bunlarla ne daha iyi hizmet edilmiş, ne daha az soyulmuş, ne daha az aldatılmış, ne daha eksiksiz olursunuz. Her zaman, “Biz istiyoruz” diyeceksiniz ama daima başkalarının isteklerini yerine getireceksiniz.
İradesini gerçekleştiren tek insan, bunun için başkasının yardımına gereksinimi olmayan insandır: Buradan, tüm iyiliklerin en başta geleninin otorite değil, özgürlük olduğu sonucu çıkar. Gerçekten özgür olan insan yalnızca yapabileceğini ister ve hoşuna gideni yapar. İşte bu benim temel özdeyişim. Yeter ki bunu çocuklara uygulayalım, o zaman tüm eğitim kuralları bundan doğacaktır.
.