Aldıklarımızı değersizleştirirken verdiklerimizi yüceltiyoruz. Mutluluğu ucuza kapatmaya çalışıyoruz, hak yiyen pazarlıklar yapıyoruz. Egolarımız şişkin, beklentilerimiz yüksek. Hepsinin temelinde çok eskiden beri biriken karşılanmamış ihtiyaçlarımız ve bu ihtiyaçları karşılayacak biri olduğuna, o kişinin bizim için doğru insan olduğuna dair çarpık inancımız var.
Sayfa 105 - Okuyan Us YayıneviKitabı okudu
Sağlıklı bir ilişki için diğerinin bize verdiklerine bakmak yetmez, bizden aldıklarını da gözden kaçırmamak gerekir.
Sınava girecek çocuklarınıza diyin ki: "Hayatın bu sınava bağlı değil, sadece gideceğin okul bu sınava bağlı. Hayatın gideceğin okula bağlı mı dersen buna da kesinlikle hayır derim. Hayat dolu dizgin koşup gider, biz her ne kadar onu bir yerlere bağlamaya uğraşsak da..."
Sayfa 213
İnsanların düşüncelerini değiştirmeye çalışmak dünyanın en boş ve gereksiz çabasıdır. Hak etmediğimiz şekilde bizi suçlayan biri karşısına açıklama yapmaya başladığımız an kontrolümüzü kaybetmeye de az kalmıştır.
Sayfa 198Kitabı okudu
"Bize bir şeyler vermek için hayatımıza gelmiş insanlar bizi en çok eksilten insanlar olabilir."
Sayfa 215Kitabı okudu
Uyumlu olmak, razı olmak, yetinmek, boyun eğmek bir kadını tarif ederken sayılan erdem dolu kavramlar. Benliksizleşmek bugün de, geçmişte de kadınlar için ilişkileri sürdürmenin en kolay yolu gibi görünüyor. Oysaki gerçek "beni" sakladığınızda sizden çıkan hiçbir şey gerçek gibi görünmez.
Sayfa 291Kitabı okudu
Ama bunları bilmeye mecburuz.
Kişi kararsızlık durumunda uzun süre kalırsa kendisini köşeye sıkışmış hisseder. Oysaki evren bir hapishane değildir. Hiçbir şeye de mecbur değilizdir. Ev borcu ödemeye, kredi çekip araba almaya, markalı giysiler giymeye, birkaç asgari ücret değerindeki cep telefonlarını kullanmaya ve böylece sıkıntı içinde yaşamaya mecbur muyuz? Hatta okumaya, evlenmeye, çocuk yapmaya da mecbur değiliz. Tercih vardır, zorunluluk yoktur. Sistem var gücüyle tüm bunların zorunluluk olduğu konusunda bizi ikna etmeye çalışır. Biz de inanır ve kapana kısılmış gibi hissetmeye başlarız. Bir hapishanedeyizdir, köşeye sıkışmışızdır ve sanki hiç çıkış yolu yoktur. Oysaki her zaman bir seçenek daha vardır. Tercih yapma özgürlüğüne sahip olduğumuzu idrak ettiğimiz zaman hayatımızı yeniden biçimlendirebiliriz.
Sayfa 85 - Okuyan Us YayıneviKitabı okudu
"Çok ağlar ya da hiç ağlayamaz olduk.
Neden hiç ağlamayız, ağlayamayız? Çünkü duygularımızdan korkarız, hissetmekten kaçarız.
Neden çok ağlarız? Hissettiğimiz duygularla ne yapacağımızı bilemediğimizde, duygularımızla baş edebilmek için kendi gücümüze güvenemediğimizde çok ağlarız, her yerde ağlarız, gözyaşlarımız dinmez olur. Olur olmadık yerde gözlerimizden akan yaşlar bizi zor durumda bırakır, acizliğimize kızar, daha çok ağlarız.
Oysa duygularınızı akışına bırakırsanız, gerektiğinde gözyaşlarınıza izin verirseniz kendinizi daha güçlü hissedersiniz."
Sayfa 24Kitabı okudu
Gerçek acı seyirci istemez,vitrinde yaşanmaz, öyle içten ve derindir ki kimse sizin ne yaşadığınızı bilmez. Çoğu zaman yaşamla uyumu bozmaz, sizi içeriden güçlendirirken seyredenler ne yaşadığınızı anlamaz.
Sayfa 46Kitabı okudu
Çok iyi davranmamıza,çok sevmemize,çok fazla özveride bulunmamıza rağmen diğerleri bize hak etmediğimiz şekilde kötü davranıyorsa yine durup kendimize bakmalıyız.Çünkü diğerinin bize karşı davranışını bizim ona olan davranışımız değil,kendimize olan davranışımız belirler.Biz kendimize nasıl davranıyorsak başkaları da bize öyle davranır.Kimse bize kendimize davrandığımızdan daha iyi davranmaz.Yani diğerine iyi davrandığımızda değil,kendimize iyi davradığımızda iyi muameleyle karşılaşırız.
Sayfa 186 - OkuyanusKitabı okudu
Sorunu kişilerde aradığımızda fatura bir kişiye çıkarılır ve işlerin yoluna girmesi için o kişin düzelmesi beklenir.Oysa esas sorun ilişkinin dinamiğindedir
Sayfa 27 - OkuyanusKitabı okudu