Hırsı tahrik eden iktidar ve ihtiyar ve zekâvet [zekilik], bir kısım büyük ediplerde [edebiyatçılarda] o edipleri bir nevi dilenciliğe kadar sevk ettiği gibi, zekâvetsiz, kaba, çok âmî [basit] adamların tevekkülvâri iktidarsızlıkları dahi onları zenginliğe îsal etmesi [eriştirmesi] ve "Nice âlimler var ki geçim sıkıntısı içindedirler. Nice cahiller de vardır ki varlık içinde yüzüyorlar." darb-ı mesel olması... İnsanlar arasında en zekilerin rızık sorunlarıyla boğuşmaları da bir başka ibret tablosudur. Yazarların, şairlerin, filozofların zor şartlarda ömür sürmeleri, eğitimi bile olmayan insanların bereket içerisinde yüzmeleri neyle izah edilebilir? Hırsı tahrik eden güç, irade ve zekâyla insanların dilenciliğe kadar düşmeleri, basit düşünen, zekâ odaklı yaşamayan insanların büyük servetlere erişmeleri neyle açıklanabilir?
Tevekkülvari taleb-i rızk ise, bilakis medar-ı rahattır ve her yerde hüsn-ü tesirini gösterir.
Sayfa 24 - Söz Basım Yayınları
Reklam
İşte bir nevi ziyahat ve rızka muhtaç olan meyvedar ağaçlar ve nebatlar, tevekkülvari, kanaatkarane yerlerinde durup hırs göstermediklerinden rızıkları onlara koşup geliyor. Hayvanlardan pek fazla evlad besliyorlar. Hayvanat ise hırs ile rızıkları peşinde koştukları için, pek çok zahmet ve noksaniyet ile rızıklarını elde edebiliyorlar.
Celb-i rızkın medarı, zekâ ve iktidar değildir; belki acz ve iftikardır, tevekkülvari bir teslimdir ve lisan-ı kal ve lisan-ı hal ve lisan-ı fiil ile bir duadır. RN-Mektubat/418
İşte, bir nev'i zîhayât ve rızka muhtaç olan meyvedar ağaçlar ve nebatlar, tevekkülvârî, kanâatkârâne yerlerinde durup hırs göstermediklerinden, rızıkları onlara koşup geliyor. Hayvanlardan pek fazla evlat besliyorlar. Hayvanat ise, hırs ile rızıkları peşinde koştukları için, pek çok zahmet ve noksaniyet ile rızıklarını elde edebiliyorlar.
Hırs, sebeb-i haybettir ve illet ve zillettir ve mahrumiyet ve sefaleti getirir. ..... Tevekkülvari taleb-i rızk ise, ■ Bilakis medar-ı rahattır ve her yerde hüsn-ü tesirini gösterir.
Reklam
Rızka muhtaç olan meyvedar ağaçlar ve nebatlar, tevekkülvari, kanaatkârane yerlerinde durup hırs göstermediklerinden, rızıkları onlara koşup geliyor. Hayvanlardan pek fazla evlâd besliyorlar. Hayvanat ise, hırs ile rızıkları peşinde koştukları için, pek çok zahmet ve noksaniyet ile rızıklarını elde edebiliyorlar. Demek, hırs, sebeb-i mahrumiyettir; tevekkül ve kanaat ise, vesile-i rahmettir.
Sayfa 271
Ekseriyetçe sebeb-i hüsran olan hırsı tahrik eden iktidar ve ihtiyar ve zekâvet, bir kısım büyük ediblerde o edibleri bir nevi dilenciliğe kadar sevkettiği gibi; zekâvetsiz, kaba çok âmi adamların tevekkülvari iktidarsızlıkları dahi onları zenginliğe îsal etmesi ve كَمْ عَالِمٍ عَالِمٍ اَعْيَتْ مَذَاهِبُهُ وَ جَاهِلٍ جَاهِلٍ تَلْقَٓاهُ مَرْزُوقًا darb-ı mesel olması isbat eder ki: Rızk-ı helâl iktidar ve ihtiyar kuvvetiyle kazanılmaz, buldurulmaz. Belki çalışmasını ve sa'yini kabul eden bir merhamet tarafından verilir ve ihtiyacına acıyan bir şefkat canibinden ihsan edilir.
İşte bir nevi zîhayat ve rızka muhtaç olan meyvedar ağaçlar ve nebatlar, tevekkülvari, kanaatkârane yerlerinde durup hırs göstermediklerinden, rızıkları onlara koşup geliyor.
Hırs, sebeb-i haybettir ve illet ve zillettir ve mahrumiyet ve sefaleti getirir. Evet, her milletten ziyade hırs ile dünyaya saldıran Yahudi milletinin zillet ve sefaleti, bu hükme bir şahid-i kàtı'dır. Evet hırs, zîhayat âleminde en geniş bir daireden tut, tâ en cüz'î bir ferde kadar sû-i tesirini gösterir. Tevekkülvari taleb-i rızık ise bilakis medar-ı rahattır ve her yerde hüsn-ü tesirini gösterir.
47 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.