Her dinin üzerinden iki devir geçer veya her dinin iki sınırı vardır: isbat ve izahdan kaçınma veya onu beşerî tevilden koruma devri; mensupları tarafından tevil ve
izahlara girişilmesi devri, ilk devir, kendine kuvvetli bir iman beslenen ve davetinin yayımında nefisleri feda etme devridir; yükseklik devri, insanın kendisini unutması ve benliğe karşı mukavemet etmesi devridir, ikinci devir, dini, insanın önüne serip de şerh, te'vil ve didik didik ettiği devirdir. İnancın zayıfladığı, dünyada kendisinden faydalanılmaya başlandığı devirdir.
Kendine inanan cemiyetin niyet ve istikametinde birlik, Allah'ın kitabından kasdolunan şeye karşı durumlarında birlik, dini akide prensipleri üzerinde beşer işçiliğinin zayıf oluşu veya hiç bulunmaması ilk devrin alametlerindendir. Bu dini kabul eden cemiyetin içinde mezheplerin çokluğu, vahiyle gelen şeylerden kasdolunan mânalarda ihtilaf ve insan faaliyetinin akidenin etrafından mütemadiyen dönerek görünmesi, ikinci devrin manzarasıdır. Bunun için her dine mensup kimseler arasında iki sınıf vardır: Nassa bağlı kalanlar, nastan uzaklaşanlar, olduğu gibi kabul edenler ve tevilciler, zahire bakmakla iktifa edenler, mana vericiler ve zihin yorucular.