1K'da sürekli alıntılarına rastladığım (kitap 126 sayfa alıntı sayısı 180 ) Yaşamın Ucuna Yolculuk kitabını nihayet okudum.
Kitabın ilk olarak isminden bahsetmek istiyorum. Kitabın orijinal isminin çevirisi Bir İntiharın İzinde imiş. Tezer Özlü Türkçeye çevirirken Yaşamın Ucuna Yolculuk diye değiştirmiş. Bence kitabın orijinal adı kitabın içeriğine daha çok uyuyor. Ancak yaşamın ucuna yolculuk ismi kitabı dıştan daha bir etkili gösteriyor.
Kitap içeriğine gelirsek Tezer Özlü kendisini etkileyen üç ismin peşinden bizi şehir şehir yolculuğa çıkarıyor. Yolculuk Kafka ve Svevo ile başlayıp Pavese'nin intihar ettiği otelde bitiyor. Tezer özlü adeta varolmanın, yabancılaşmanın, yalnızlığın, bunalımın kitabını yazmış. Kitpta ara ara pavese den alıntılarda yapılmış. Tezer Özlü, Pavese'yi susuzluğunu gideren yazar olarak tanımlıyor. Bence Pavese'nin yaşamına intihar ederek son vermesi onu Tezer Özlü'nün gözünde daha da büyümesine neden olmuş.
Kitaptan çokmu büyük beklentim vardı bilmiyorum ama beklediğimi bulamadım. Beni daha çok sarsacak bir kitap bekliyordum. Beklentimi karşılayamadı açıkçası.
Ancak sorun bende de olabilir. Çünkü okumasına değer verdiğim bir kaç insan bu kitap hakkında çok güzel ifadeler kullanmıştı. Ondan kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Not: Kitabı okurken aklıma neden bilmem ama Attila İlhan'ın, benden başka kimsenin tamamını zevkle dinlemediğini düşündüğüm, Kaptan şiiri geliyordu. Onuda paylaşayım istedim.
m.youtube.com/watch?v=vAhTP6O...
“babam beni
s
i
m
a
v
a
götürdü
doğduğum evi gösterdi
bana önünde bir havuz vardı
siyah bir tahta evdi
ben de babama öleceğim evi göstereceğim
...
kimseyi gömmek istemiyorum ben
ve kimsenin de beni gömmesini..."
Alıntı Şuradan: Özlü, Tezer. “Eski Bahçe.” Ada Yayınları, 1978-syf:48-49 iBooks.
Neden bunalımları çözümleyemiyoruz?Neden dost olmadan,erkek-kadın,karı-koca olmaya çabalıyoruz?Yirmi yaşlarının başındaki insanlar böyle mi olmalı?Sevişmek için,ilkin nikah imzası m atılmalı?Karı-kocalar birbirlerinin gövdelerine 'mal'gözüyle mi bakmalı?İnsanların doğal yapısı bu davranışların tümüne aykırı.Bizim insanlarımızın insan sevmesi,insan okşaması çocukluktan engelleniyor.Saptırılıyor.Çarpılıyor.
Kitabın adını görür görmez aklıma canım Tezer Özlü'm geldi. Onu bana hatırlatan her şeyi seviyorum. Nur içinde yat.
.
.
Gelelim kitabımıza. #yıldızumaygülsu 'nun kalemi ile tanışmak son çıkardığı kitabına nasip oldu. Içerik bakımından ben sevdim kitabı. Nilgün Marmara, Sylvia Plath ve Virginia Woolf hakkında da yazılar mevcut kitapta. Az çok bilgim vardı ama tekrar okumak güzel oldu. Farklı isim, farklı zaman, farklı mekân, aynı acı... demiş yazar. Keşke intihar etmeselerdi diyorum. Birkaç alıntı ile yorumumu bitiyorum.
.
.
Rutine bağlamış küçücük bir pencereden izlediğim gökyüzü bugün keyif vermiyor bana. Tatsız, ruhsuz, cilvesini yitirmiş bir görüş açısı ve ben. Dışarı çıkasım yok, insanları göresim yok, hiçbir şey yapasım yok.
Nasılsa en çok söylemem gerekenler değil miydi, susup ömrüme gömdüklerim? #destekyayınları
"Ne olursa olsun, insan yeryüzüne, düşünsel açıdan kendi kendini inşa etmek için geldiğini, içindeki 'kötülüğü' yenmesi gerektiğini, bencillikten kaynaklanan 'kötülük' dediğimiz duyguyu yenmesi gerektiğini kavramak zorundadır. Bencillik insanın kendi kendini sevmediğinin belirtisidir, kendi kendini kavrayamadığının ve sevgi kavramını yanlış
Kendine özgü düşünce yapısı, olaylara olgulara farklı bakış açısı yüzünden sancılı bir hayat geçirmiş ve erken yaşta hayata veda etmiş en sevdiğim yazarlardan birisi. Bu kadar sevmemin sebebi ise tüm yaşanmışlıkları en doğal şekliyle kaleme alıyor ve bunu yaparken de okura da o anı yaşatıyor olması.
Kitapta kendinizi , buzsoğuğu tımarhane odalarında hayatı, ölümü, gerçekleri, deliliği sorgularken bulacaksınız. Aklın sınırlarını sorgulayarak edindiği farklı düşüncelerini çevresiyle paylaştığı için deli muamelesi gören, gençliğinin bir kısmını kliniklerde geçiren yazarımız sayfa 48de "Biraz istediğim gibi davranmaya başladığımda, götürülüp, demir parmaklıklar gerisine kilitleniyorum." diyerek hâlini izah ediyor.
Defalarca ölmeyi deniyor, ölemiyor. İntiharlarında ki başarısızlıklarından sonra ise, "İntihar düşüncesi peşimi bırakıyor. Çoğunluk gibi doğal ölümü bekleyeceğim." diyerek artık o günün özlemiyle yaşamaya başlıyor. Ve çok erken bir yaşta kanser hastalığı sebebiyle bahsettiği doğal ölüme ulaşıyor.
Ben kitaptan sonra ki kendi hissiyatlarımı yazmaya kalksam, sonu gelmeyen incelemelerden birisini de ben yazmış olurum.. Sizi sıkmadan kitabı tavsiye etmekle yetineceğim. Okuyun, benim anlatamadığım bu hissiyatlar iliklerinize kadar işleyecektir zaten.
Tezer'li, bol kitaplı günler dilerim.