Kars insanını, yoksulluğunu, inançlarını, isteklerini, yaşamını anlatan; o dönemdeki siyasi gelişmeleri farklı bakış açılarından anlatan ilginç bir romandı.
Yolların kapalı olması, üst üste önemli olayların yaşanması, herkesin her şey hakkında bir fikri olması, bazı yerlerin sürekli tekrarlanması, herkesin herkesin arkasından casusluk yapması romanı boğucu bir hale getirmiş. Belki ben siyaseti, "sen şucusun ben bucuyum" tartışmalarını sevmediğimden, bilmiyorum.
Bazı konuşmalar gerçekçilikten çok uzak geldi bana. Ayrıca olayların çok içine giremediğimi hissettim, o atmosferi yaşatamadı bence.
Kar ve kar manzaraları betimlemesi, olayları bir bütünlükle, bir düzene bağlayarak anlatması, küçücük şehrin içinde küçük küçük insanların kocaman kocaman konular tartışıp, hiçbir şekilde bir sonuca bağlayamamalarını, bunun için birbirlerini öldürmelerinin saçmalığını göstermesi güzeldi.