Haziran, Onur Ayı.🏳️🌈 Onurla yaşamak bir cesaret ve dayanıklılık eylemidir. Herkesin güvenlik ve kapsayıcılık içinde dilerse açık kimlikli olarak yaşayabileceği bir dünya için çalışıyoruz. LGBTQI+ bireyler, onlara oldukları gibi destek ve değer veren bir dünyada yaşamayı hak ediyorlar.🌈
//
June is #PrideMonth.🏳️🌈 Living with #Pride is an act of courage and resilience. We work toward a world where everyone has the safety and acceptance to live openly if they choose. LGBTQI+ persons deserve to live in a world that celebrates and values them as they are.🌈
They Live 1988
"Seni aldatmak için dillerini kullanıyorlar.Zehir dudakları üzerinde.Ağızları, acı ve lanetlerle dolu.Gözlerinde Tanrı korkusundan eser yok.Liderlerimizin kalplerini ve beyinlerini aldılar.Zengini ve güçlüyü yanlarına aldılar.Gerçeği görmememiz için bizi kör ettiler.
İnsan ruhu baştan çıkarıldı.
Neden açgözlülüğe tapınıyoruz? Çünkü görüş sınırlarımızın dışında bizi onlar besliyor.En yüksektekilere kadar, doğumdan ölüme kadar onlar, bizim sahibimiz.Bize sahipler.Bizi kontrol ediyorlar.Onlar bizim efendilerimiz.Uyanın! Onların hepsi etrafınızda."
Humanity sees the world as a place of uncountable threats, and so the world becomes what humanity imagines it to be. They not only live in fear but use fear to control one another. Fearmongering is their true religion.
Sayfa 208 - HarperCollins PublishersKitabı okudu
“The men where you live raise five thousand roses in the same garden. And they do not find what they are looking for. They could find what they need just in one single rose, or in a little water. But their eyes are so blind... One must look with the heart," said the little prince”
"Yarın yokmuş gibi yaşayacağım
I'm gonna live like tomorrow doesn't exist
Sanki yokmuş gibi
Like it doesn't exist
Gece boyunca bir kuş gibi uçacağım
I'm gonna fly like a bird through the night
Kuru gözyaşlarımı hissediyorum
Feel my tears as they dry...
What i am however, is someone who'll slaughter your demons one by one until you're finally free of them. I'll touch your scars until you normalize them and can live with them, because they're what makes you who you are.
The people stand within the ruins of society, a jail intended to out live them all. The door is open. They can leave, or fall instead to squabbling and thence new slaveries. The choice is theirs, as ever it must be.
Sayfa 260Kitabı okudu
İtaat et, evlen ve çoğal, bağımsız düşünce yok, tüket, satın al, uykuda kal, otoriteyi sorgulama.
They Live (1988)
- Who is this?
- He's a bestselling author.
- Author? Ye Xiu scratched his head.
This identity seemed very distant and
alien to him. Wei Chen was even more
exaggerated, and took several big steps
over in a rush upon hearing what they
were saying. "Author? Where is he? Let
me see! I haven't seen a live specimen
before!"
- Kim bu?
- Bestseller bir yazar.
- Yazar mı? Ye Xiu başını kaşıdı. Bu kimlik ona çok yabancı ve uzak göründü. Wei Chen ise olayı daha da abarttı, konuşulanları duyarak birkaç büyük adımla yanlarına koşturdu. "Yazar mı? Hani nerede? Açılın bi göreyim. Daha önce canlı bir numunesini görmemiştim. :) :)
[ The King's Avatar - 985 ]
‘Buried how long?’
The answer was always the same: ‘Almost eighteen years.’
‘You had abandoned all hope of being dug out?’
‘Long ago.’
‘You know that you are recalled to life?’
‘*They tell me so.’
‘I hope you care to live?’*
‘I can’t say.’
...
Eighteen years!’ said the passenger, looking at the sun. ‘Gracious Creator of day! To be buried alive for eighteen years!’
Sayfa 19
