Felsefeden dogma doğurmak
Batı dünyası İslam medeniyeti üzerinden tanıştığı Aristoteles'in felsefesini ve bilimini Katolikleştirdikten sonra adeta resmi görüş olarak kabul etti. Aristoteles'in dünyayı evrenin merkezi kabul eden görüşü ve diğer birçok fikri Katolik Kilisesi'ni cezbetti ve ciddi bir tahlil yapılmadan birçok görüşü içselleştirdi. Meşhur bir hikayeye göre bu dönemde atların kaç dişi olduğunu merak edenler atların ağzını açıp dişlerini sayacaklarına Aristoteles'in kitaplarına başvuruyorlardı. Böylece ortaçağ Hıristiyan dünyasına, Katolik Kilisesi ile Aristoteles sentezi olan ve Thomas Aquinas'ın çalışmalarında en iyi şekilde temsil edilen sistem hakim oldu.
“Aziz bir ilaçtır, çünkü o bir panzehirdir. Bir aziz genelde dünyanın ihmal ettiği şey her neyse onu abartarak dünyayı akıl sağlığına yeniden kavuşturur. İhmal edilen şey ise hiçbir şekilde her çağda aynı unsur değildir. Yine de her nesil kendi azizini içgüdüsel olarak arar ve o aziz, insanların istediği değil, ihtiyaç duyduğu şeydir.”
Reklam
Eskiden temel sorun insanın doğal çevresi karşısındaki doğaüstü niteliğiyken, Aziz Thomas Aquinas’in “insanın doğal bilgisinin üstünde olan” ve dolayısıyla “Tanrı insanın düşünebildiği Tanrıdan çok daha yücedir” sözleriyle dile getirilen yüce dinlerin kutsal kaynağı olarak görülen mitolojik temaların evrensel olduğu ve bu doğaüstü motiflerin bir tek geleneğe ait olmadığı, tersine insan türünün dinsel söyleminin ortak olduğu ortaya çıkınca, ‘ortodoks’ ve ‘kafir’, ‘yüce’ ve ilkel’ arasındaki gerilim şimdilerde kendiliğinden ortadan kalktı.
İmge YayıneviKitabı okudu
Skolastik öncesinde idealizm ön planlı bir metin-altı doldurma eylemine giren patristik felsefe, ardından bu felsefenin malzeme temin ettiği Aquinalı Tomas'a uzanan Skolastik Aristoculuk, İsa'nın tabiatından kopartılmış İncil metnine tabiattan anlam bulma yöntemini geliştirmişti. Platoncu felsefe, İncil'in hangi tarafına bir anlam desteği temin etmişti?
Sayfa 39 - Profil KitapKitabı okudu
:D
1270 yılında Paris Piskoposu Etienne Tempier felsefe ve özellikle İbni Rüşdcülüğü yasaklama kararı yayımladı. Katolik Kilisesi de 1249 yılından 1513 yılına kadar onun görüşlerinin okunmasını yasakladı. Papa 21.Jean, Albertus Magnus ve Aziz Thomas Aquinas gibi isimleri, İbni Rüşd karşıtı eserler yazması için görevlendirmişti. Onlar da hem İbni Rüşd'ün fikirlerini çürütmeye çalıştılar hem de Aristo düşüncesini Hıristiyanlığa uygun şekilde yeniden yorumladılar. Thomas Aquinas, "İbni Rüşdcülük akımı engellenmezse, bir putperestin görüşlerinin Hıristiyan dünyasının tamamını kuşatabileceğini" iddia ediyordu.
Sayfa 111 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Bu dünya kesinlikle ne Clairvauxlu Bernard’ın ne de Aziz Thomas Aquinas’ın dünyası olmadığı gibi, Francis Bacon’ın, Galileo’nun, Descartes’ın dünyası da değildi. Rönesans pek çok bakımdan modern bilimin ışımasına tanıklık etti, ancak kendisi ışık değildi. İstisnai durumlar olmakla birlikte, genel olarak ifade edersek,  insancılar bilimselden fikirlerden ziyade, insancı–dinsel kavramlar çerçevesinde çalışmıştır. Skolastik düşünceyi alaya alıp Kilise’yi eleştirmişlerdi, ancak evrensel bir dindarlıktan yoksun değillerdi ve neredeyse hepsi, sürekli vurgulamasalar da Hıristiyan dünya görüşünün ana hatlarını benimsemişlerdi.
Reklam
516 öğeden 441 ile 450 arasındakiler gösteriliyor.