Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ortaçağ’ın en büyük İrlandalı düşünürü John Scottus Eriugena Tanrı’yı saf boşluk olarak betimlemiştir. Muhtemelen dünyanın en karizmatik öğretmeni olmayan Eriugena, (söylentiye göre öğrencileri kalemlerini vücuduna saplayarak öldürmüştür onu) yaşlı Mathers gibi terslemeye ve çürütmeye düşkündür. Eriugena’ya göre Tanrı sadece sahip olmadığı özelliklerle tanımlanabilir. İyi, bilge ya da kadir-i mutlak diye tanımlamak, O’nu insani özelliklere indirgemektir ve böylece O’nu yanlış tanımlamaktır. Eriugena, tıpkı Thomas Aquinas gibi, insanlar Tanrı’dan bahsederken, aslında neden bahsettiklerinin bile farkında değildir diyen ateistlere canı gönülden katılırdı.
Bir insan kalkıp da varolma ile ilgili bütün problemleri, özlerin dilinden varlık diline çevirmeye başlayınca, kesin bir metafizik ilerleme veya daha doğrusu metafizik bir inkılâb başarılmış oldu. Daha doğuş günlerinde bile metafizik, üstü kapalı bir şekilde de olsa, daima "existentiel" bir nitelik kazanmayı amaçlamıştır. Metafizik, Thomas Aquinas'tan sonra hep bu nitelikte olmuştur. Öyle ki, o, bu niteliğini ne zaman yitirmişse kendi öz varlığını da aynı şekilde yitirmiştir.
Reklam
Tanrı'ya verilebilecek isimler arasında, diyor Thomas Aquinas, en uygun ismin "O Varolandır" (Qui est) olduğunu niçin söylüyoruz? Çünkü, ona göre bu isim, "var olma"ya (ipsum esse) işaret eder. Fakat var olmak nedir?
Aziz Thomas Aquinas (1225-1274) insan edimlerinin, neyin “iyi” olduğu üzerinde kafa yormanın birer sonucu olduğuna inanıyordu. Ancak akılcı düşünceyle pek de ilgisi olmayan onca davranışın varlığı da dikkatinden kaçmamıştı; hıçkırmak, ayakla bilinçsizce ritim tutmak, bir espriye aniden gülmek gibi.
“Elin çürüm işlemişse, kes at onu! Bil ki, tek elle sakat yaşamak iki elle cehenneme gitmekten evladır. O cehennem ateşi ki hiç sönmez, oradaki kurtlar hiç ölmez ve alevler hiç dinmez." Cehennemin gerçekte nasıl olduğuna inanıyor olurlarsa olsunlar, bütün bu cehennem ateşi hayranları, başkalarının düştüğü zor durumlardan aldıkları şeytani zevki ve şu kendini kurtarılmış görenlerin kendinden memnuniyetlerini paylaşır görünürler ve bu durum, tarihteki önde gelen ilahiyatçılardan biri olan Aziz Thomas Aquinas'ın İlahiyatın Özü isimli kitabında iyi nakledilmiştir: "Eğer azizlere, lanetlilerin cehennemde cezalandırılışlarını görme izni verilirse, sonsuz mutluluklarından ve Tanrının lütfundan daha çok haz alabilirler." Hoş adam.¹
En Etkin 100 Filozof
1. Thales 2. Anaksimandros 3. Pisagor 4. Ksenophanes 5. Heraklitos 6. Parmenides 7. Anaksagoras 8. Empedokles
Sayfa 5
Reklam
" Thomas Aquinas , "gerçek­ten de Tanrı'nın yanında her şey bir hiçtir" dediğinde, ontoloji ile nihilizm arasındaki bağ kesin olarak kurulmuştu. "
Sayfa 44 - Ketebe Yayınları, 1. Baskı, 2023Kitabı okudu
Aristoteles "bitkiler hayvanlar için, hayvanlar da insan için yaratılmıştır." diyordu. Antik Yunan bilim insanları memelileri, nadiren de Homo sapiens'i diri diri kesip inceleyerek bu yaklaşımı uygulamaya geçirdiler. (Romalı tıp yazarı Celsus'a göre, Helenistik İskenderiye'deki hekimler “kraliyet izniyle hapishanedeki suçluları alıyorlar ve onları diri diri kesip, doğanın kapalı tuttuğu özellikleri onlar henüz soluk almaya devam ederken inceliyorlardı.") Romalı anatomi uzmanı Galen kesilirken maymunların yüzünde beliren "rahatsız edici ifade" nedeniyle, maymunlardansa domuzlarla çalışmayı tercih ettiğini yazıyordu. Ama yurttaşları iki ayak üzerinde yürüyen belli bir kuyruksuz maymun da dahil olmak üzere, hayvanların Kolezyum'da işkenceye uğramasını ve katledilmesini seyretmekten büyük zevk almaya devam ediyorlardı elbette. Hıristiyanlıkta Aziz Augustinus ve Thomas Aquinas hayvanlara ahlak dışı davranışları onaylarken kutsal kitaptaki yaklaşımla Antik Yunanistan'daki yaklaşımı birleştiriyorlardı. Aquinas şöyle yazıyordu: "İlahi takdir gereği [hayvanlar] insanlar tarafından kullanılmak için vardır.... Dolayısıyla, insanın onları öldürerek ya da başka herhangi bir şekilde kullanması yanlış değildir."
Sayfa 507Kitabı okudu
AKİNOLU THOMAS'IN BEŞ YOLU
Beş yol, Tanrı'nın varlığının beş ispatıdır. Bunlardan her biri dünya hakkında, tanrıtanımazların bile karşı çıkamayacağı bir gerçekle başlar. Aquinas bu gerçekle başlar ve geri geri giderek bunu Tanrı'nın varoluşuna bağlar.
Sayfa 100 - Caretta KitaplarıKitabı okudu
Dinler de reddetmemişlerdir felsefeyi. İlk zamanlarındaki Antik Yunan felsefesinin, özellikle de mantığın İslam geleneğine katılması konusundaki tartışmalara rağmen, İslami düşünce genellikle felsefenin değerli bir beşeri aktivite olduğu konusundaki görüşü meşru bulmuştur. Orta Çağda Hıristiyanlar ve özellikle Thomas Aquinas da bu iddiaya yandaş olmuşlar ve Aristo’nun bilme isteği ve akli araştırmanın insanın doğasında olduğu görüşüne katılmışlardır.
Reklam
"Tanrıların işi en kutlu iştir ve temaşaya en layık olandır: İnsan işlerinden, mutluluğa en yakın olanı buna yaklaşandır." (Aristoteles, Nikomakheus'a Etik, 7178 b, 21); "mümkün olduğu kadar Tanrı'ya benzer olmak" (Platon Theaetetus, 1770 e); "haec hominis est perfectio, similtudo dei" (Aziz Thomas Aquinas).
Thomas Aquinas
"Akıl, zeka eyleminde bilgilendi­rilme yoluyla, anlaşılmış şeyin amacını biçimlendirir."
Thomas Aquinas
Ortaçağda ekonomiye din açısından bakılmıştır. Bu çağda da amaç, kurulu düzenin titizlikle korunmasıdır. Karşımıza, Aristoteles’ten sonra ekonomiye eğilen ikinci yazar olarak Aquino’lu Thomas (1225-1274) çıkmaktadır. Thomas, dinle dünyayı uzlaştırma çabası içinde, birçok çelişmelere düşmüştür. Örneğin, bütün insanların eşitliğini savunduğu halde, -ki Hıristiyanlık açısından bunu savunmak zorundadır- esirliği zorunlu ve yararlı bulur. Mal edinmeyi uygun görür, ama sınırlamaya kalkar, mal edinme (mülkiyet) kişilerin sosyal durumunu koruyacak kadar olmalıdır, der. Burada, kurulu düzenin korunması pahasına, ayrıca, Hıristiyanlıkla da çelişmeye düşmektedir. Bilindiği gibi, Hıristiyanlık mal edinmeye karşıdır.
Sayfa 308Kitabı okudu
Sevdiğimiz şeyler bize ne olduğumuzu söyler.
446 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.