Ben bir Çingeneyim! Bizanslılar 1000 yıl önce benim insanlarıma Athininganoi adını verdiler. Bu dokunulmaz demekti. Bundan sonra her gittiğimiz ülkede insanlar bizi böyle çağırdı. Zigeuner, cigani veya çingene... Bizlere dokunulmaz dediler. Korktular bizden... Farklıydık... Daha yoksulduk... Daha özgürdük... Ama insandık... Tıpkı onlar gibi... Onlar bunun farkında değildi. Bizimle çalışmak, bizimle yaşamak, bizimle konuşmak istemediler... Atalarım, bu haksızlıklardan kurtulmak için her yolu denediler... Haykırarak baktılar insanların gözlerine; “biz çingene değiliz insanız." Çingenelerin konuştuğu dillerden birinde insan Rom demekti... Onlarda insanlara biz romanız dediler yani sizden bir farkımız yok... Bugüne kadar kimse onları dinlemedi... Ben atalarım gibi umutsuzca yalvarmayacağım... Biliyorum ki gerçekten de biz farklıyız!!! Özgür, hırçın, dayanıklı, güçlü, insancıl, ve yaratıcıyız... Tarihin en barışçı insanlarıyız... Bu yüzden utanmam gerekmiyor... Ben olduğum şeyle gurur duyuyorum... Herkes bilsin!!! Ben bir çingeneyim." Bernarda Alba
Anlaşılmayı hayatının merkezine koyma gafletinin kaçınılmaz neticesidir. 1 her zaman 0 dan daha iyidir. Fakat bazısının kovası 1 değil en az 1000 alabilecek kapasiteye sahiptir. Bazısına sahip değildir.. En basit mantıkla, bu iki farklı kovanın birbirinden alabilecekleri veya birbirine sunabilecekleri şeyler, kovalarının alabileceğiyle sınırlıdır
Reklam
100. 23nisan
100. Yılına girerken milletin meclisi,defalarca darbelere uğramış,işbirlikçilerin,tarikat temsilcilerinin şirketlerin rantiye ve liyakatsiz torpil yuvasına dönüşmüş ama yine de 1 mart tezkeresi gibi kritik süreçlerde etkili olurken sonraki süreçte daha da işlevsizleşmiş ne yazık ki kahpe bir darbe girişimine maruz kalmış ve bunun maalesef siyasi kanadı sorusturulmamış,sonrasında sistem değişmiş ve iyice içi boşaltılmış böylelikle tüm kararların tek adamın ağzından çıktığı,denetleyici mekanizmaların kaldırıldığı,demokrasinin temel üç ayağının çöktüğü üstelikte özgür medyanın susturulduğu bir ortamda ben hangi bayramı kutlayayım?Çocuklarımızın yüzüne nasıl bakalım?Sorarım size.Bu yavrular elbet büyüyecekler ve bu ülkenin süreçleriyle travmatik bir gelecek yaşayacaklar.Tıpkı bizler gibi.İyisi mi onlara zamanı geldikçe gerçeklerden bahsediniz.Çocuğum olmadığı için sevinemen her çocuğun sorumluluğu hepimizin omuzlarındadır. |e.ç.
Gazete
(kendi yazımdır) Kalabalık bir şehrin, yalnız sokaklarında dolaşan kız nereye gittiğinden çok gitmesinden şikayetçiydi, tıpkı yanından geçtiği insanlar gibi. Duyuyordu, onlar da şikayet ediyorlardı. Orada olmak istemediklerini söyleyenler, ertesi gün yine aynı bankta oturuyor ve dün söylediklerini tekrarlıyordu: Bıktım buradan, gitmek istiyorum.
Mehmet Güreli’nin Kedisi ve Ben...
Perşembe günkü ‘Taraf’ gazetesinde Mehmet Güreli, ‘Kedi ve Chaplin’ başlıklı yazısına şöyle başlamış: “Davetsiz bir misafirdir bazen eve gelip yerleşen, hayatınıza yeni boyutlar katan. Hatta hiç konuşmayan, gülümsemeyen ve herhangi bir söz dinlemeye de pek niyeti varmış gibi görünmeyen. -Yıllar önce bir kedinin kapının önünde varlığını duyurması,
Ömürlük Borç - Ocak Ayı Anlatı/Öykü Etkinliği
Huzurun arifesi; siyah, dairesel, soğuk boşluk. Ben üzerindeyken, otuz beş kez döndü Dünya, Güneş'in çevresinde. Her dönüşünde batmakta olup yük salan bir gemi gibi bir şeyler eksiltti bende. Yavaş ama güçlü. Hayata kısık gözlerle bakmama rağmen ona karşı bu kadar ilgisiz olmak... Bazen sorun bu mu diye düşünüyorum. Bir Nijerli olsam mesela, koca
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.