Şermin Yaşar’ı öykülerinden tanıyıp sevmiştim. İlk romanı da beni şaşırtmadı. Yüreğimde diğer kitaplarını arkada bırakıp 1 numaraya oturdu. “İyi ki okumuşum!”defim. Akıcı, insanı sımsıkı saran, zamandan- mekandan koparan bir kitap olmuş. Sonu sürprizli gibi yorumlar okudum. Ben hiç şaşırmadım. Şermin Yaşar’ın tıpkı üste olmayan bir hırkayı söker gibi aile içi sırları tek tek açıp yumak yapmasını keyifle okudum. Yazar kitabın başında “ Bu kitabın kahramanlarından Ethem, tamamen kurgu ama ben onu çok sevdim. Bu kitabı Ethem’e ithaf ediyorum.”diyor. Ben de kitapta en çok Ethem’i sevdim! Emin’e de gıcık oldum :))
Gelelim kitabın konusuna; Kazım bey üç oğlu, Emin, Ethem ve Ekrem ile her Cuma görüşerek gelinler ve torunlarla yemek yemektedir. Görünüşte herkes kendi halindedir. Kitap aile bireylerinin itirafları, iç hesaplaşmaları, kronik sıra ile olayları anlatışları şeklinde ilerliyor. Sanki bu yazılanları diğer kahramanlar da duyuyor ve şarkıyı kaldığı yerden devam ettiriyorlar. Yazarın usta kalemi tam bir edebi şölen yaşatıyor. Daha kitabı almadan şarkıyı söylemeye başlamıştım. Kitap bitti hala söylüyorum. Zaten bu makam hep böyle yapar beni ;) Kürdili hicazkar şarkı içinde hem umut hem hüzün barındırıyor. İsim seçimi kitap için çok yerinde olmuş. Tüm kahramanlara önce kızıyor sonra anlıyorsunuz. Ethem’in son bölümde anlattıklarını, insan ilişkilerini yorumlayışını çok sevdim. Psikolojik tahliller güzeldi. Çok güzel kitap olmuş. Kaleminden mürekkep eksik olmasın Şermin Yaşar :))