Mihail Bulgakov kitabını bitiremeden hayatını kaybetmiştir. Tıpkı 118 numaradaki hasta gibi. Kimbilir belki de o da aya gidenler ekibindedir. Ya da ustanın ta kendisidir. Şeytan bilir işin aslını.
Valiye mi komşudur, yoksa Ha-Notsriye mi? O da sizin takdirinize kalmış.
Margarita, ah küçük cadı! Aşkın uğruna değişen dünyanda, şeytanın peşinde gerçekleşen vuslat! Belki bir gün duvardan çıkar, bir selam da bana verirsin. Ya da kim bilir görünmezlik kreminden bana da sürersin!
Korovyev ve Behemot
Ancak bu kadar hakkıyla yerine getirilirdi bu yaverlik işi. Ekoseli kıyafetinle kafama kazıdım seni, nerde olsa tanırım kelebek gözlüklü koro şefi! Ve Behemot, tüm kara kedilere şüpheyle bakma sebebim olabilirsin!
Woland! Eski püskü elbisen, pelerinin, kaymış gözlerin! Seni şeytan! Ortalığı karıştıran! İblisler geçidi balo ha, sana da bu yakışır.
Ve Pilatus! Sen arafta, ay ışığına mahkum, 1 ayın hesabını binlerce ay veremedin, İeşua’ya verdiğin idam kararıyla hanginiz hanginizi idam ettiniz bilemedim.
Ben bu cümbüşten çıkamadım, bindim bir fırçaya gezdim durdum ordan oraya. Kah Yeruşalimdeydim, kah Moskava’da. Kah bu zamanda, kah o zamanda. Kah sirkte, kah baloda. Okuyanlar anladı beni, okumayanlara da bu yazım bir cümbüş daveti. Okuyun, ve başka dünyalarda buluşalım.