Notalar beşi geçmez,* ama beş notanın bileşimleri hiç duyulmadık melodiler yaratır. Renkler beşi geçmez, ama beş rengin bileşimleri hiç görülmedik renkler yaratır.
Tatlar beşi geçmez, ama beş tadın bileşimleri tadılmadık tatlar yaratır.
kitabı görünce ilk okuduğumdaki heyecanımı yaşıyorum hep. bu yüzden birkaç şey söyleyebilirim. sarı lambanın altında heyecandan nefes alamayarak okuyuşumu, etkilenişimi hatırlıyorum. sanırım okuduğum ilk uzun romanlardandı. 9 yaşındaki birine yapılabilecek en iyi şey bunu almaktır herhalde. sonrasında kütüphanelerde gülten dayıoğlu kitabı bulunca, babam elinde gülten dayıoğlu kitabıyla eve gelince dünya genişlerdi.
Ölümsüz EceGülten Dayıoğlu · Altın Kitaplar · 20161,237 okunma
hiç travmatik bir şey hatırlamıyorum ben ya da öyle etki yapmadı, hatta küçükler için yazılan çok sıkıcı aşırı didaktik kitaplardan sonra cennet gibi gelmişti bunlar:)
Şimdi çok anlamlı olan bir şey var: Sanat terapisi. Bu çok anlamlıdır. İnsanlar hastaysa, zihinsel olarak hastaysa, sanat yardımcı olabilir. Zihinsel hastaya, tuval, boya ve fırça verip, istediği resmi yapmasını söyleyebilirsin. Tabii ki yaptığı resimler, deli işi, delice olacaktır. Ama birkaç deli resminden sonra onun akıl sağlığına kavuştuğunu görüp şaşırırsın. O resim aslında boğazına sokulan bir parmaktı. Kusmasını sağladı ve sistemi onu dışarı attı.
Gerçekten muazzam bir terapi, çünkü bunu yaparken kişi dünya ile bağlantısını kesmiş oluyor, bazen çizerken sadece o an ne çıkaracağımı düşünmek dışında başka bir şey düşünmediğimi fark ettim.
gerçek dünyadan soyutlanmak için birebir. bazen bir resimle oluyor, bazen bir fotoğrafla veya izlediğin güzel bir filmle. kısa sürse de her anı kıymetli vakitler.
Uzun süre sessiz kalabilir misin?
Psikologlar, eğer 3 hafta sessiz kalırsan, kendi kendine konuşmaya başlayacağını söylüyor. O zaman ikiye ayrılmış olursun. Hem konuşmacı, hem de dinleyici olursun. Eğer üç ay sessiz kalmaya çalışırsan, akıl hastahanesine kabul edilecek duruma gelirsin. Çünkü o zaman başkalarının varlığından rahatsız olmadan bunu yaparsın. Hem konuşacak, hem de kendine cevap vereceksin. Artık bir bütünsün. Bir başkasına ihtiyaç kalmamıştır. İşte deli budur!
Serdar Kuzuloğlu'nun bir podcastinde dinlemiştim. İngiltere'de "Yalnızlık Bakanlığı" varmış. Ve yapılan araştırmalara göre 200 bin yaşlı son bir aydır "hiç kimse" ile konuşmadığını belirtmiş. Ne kadar acı. Bu dünyada deli sıfatının altında olmak çok kolay