Hoshin Kanri
Çoğu şirkette çok sık uygulanan Hedeflerle Yönetme/hedefleri kademelendirmeye kıyasla, Toyota'nın, başarısının sorumlusu olan HOSHİN KANRİ'yi uygulama şeklinde üç temel fark vardır. İlk fark, hoshin hedeflerinin belirlenme ve onaylanma şeklidir. Özellikle, kurum hoshini, yoğun bir veri toplama süreci ve Toyota içinde, bütün seviyelerde
Sayfa 194 - Optimist Yayınları
...türkiye'nin çeşitli cezaevlerinde çeşitli gerekçelerin ardına sığınarak yapılan baskı, zulüm ve işkencelerle yüzü aşkın tutuklu ve hükümlü yaşamını yitirmiştir. sadece diyarbakır'da bu sayı 50'ye yakındır. istanbul cezaevlerinde çeşitli nedenlerle yaşamını yitirenlerin sayısı ise 20'ye yakındır. davutpaşa'da irfan çelik, alemdağ cezaevi'nde hakan mermeroluk ve şerif yazar, metris'te ismet top, adil can, hakkı hocaloğlu, ahmet seyben, sultanahmet'de mustafa tunç, mustafa tepeli ölenlerden bazılarıdır. 1984 nisanında ise sağmalcılar askeri cezaevi'nde baskılara, yaptırımlara, işkence ve hak yoksunluklarına karşı önce açlık grevi başlamış, daha sonra ise açlık grevi ölüm orucuna dönüşmüştür. 75 gün süren bu eylem sonucunda devrimci sol davasından abdullah meral, haydar başoğlu, hasan telci ve tiikb davasından m. fatih öktülmüş isimli devrimciler yaşamlarını yitirdiler... ...
Sayfa 172 - onur yayınları mayıs 1986 birinci basımındanKitabı okudu
Reklam
Ölüm Meleği Oldukça İyi Anlatıyor...
"Ancak 1939 yılı gelmişti. Eylülün ilk günü faşist Almanya, Polonya'ya saldırdı ve böylece İkinci Dünya Savaşı başladı. Lehler, işgalcilere karşı direniş göstermişler fakat Almanlar 8 Eylül'de Varşova'ya ulaşmışlardı. Varşova'nın savunması yirmi gün sürmüştü. Sonrasında, Leh Hükümeti Romanya'ya kaçmış, Polonya toprakları ise Almanlarca tamamen işgale uğramıştı. 1940 Nisan'ında faşistler Danimarka'ya ve Norveç'e girmişlerdi. Norveçliler, İngiliz ve Fransızların yardımıyla iki ay dayanabilmişler ama temmuzda teslim olmuşlardı. Sıra Belçika ve Fransa'ya gelmişti. Almanların taarruzu 20 Mayıs'ta başlamış, 28'inde Belçika ordusunun büyük kısmı hâlihazırda silah bırakmıştı. İngiliz-Fransız-Belçika askerlerinin Dunkirk'te kuşatılmasından sonra 4 Haziran 1940'ta İngilizler, Avrupa kıtasından kendi adalarına doğru kaçmışlardı. Bu sırada galipler tüm top ve tankı, 60 binden fazla motorlu aracı, yarım milyon ton kadar askeri ekipman ve cephaneyi terk etmişler, aynı şekilde 40 bin kadar asker ve subayı da tutsak vermişlerdi. İmparator Napolyon Bonapart'ın yiğit askerleri ise aynı yılın 22 Haziran'ında Fritzlere Paris'i teslim etmişlerdi. Bu gerçekten “Blitzkrieg” yani “Yıldırım Harbi”ydi."
Sayfa 42 - Kronik, 1.Baskı, Çeviri: Tibet AbakKitabı okudu
Rapçilere :) Okuyunca kıymetini anladım.
Bu tartışmada yeni rap, temalarının sığlığı ve Batı özentiliğine dayandırılan bir anlatım zayıflığı, lirikal sefalet ile suçlanıyor. Ben de bu suçlamayı Türkçe rapin söz hazinesini ve varsa Türkçeye katkılarını incelemek suretiyle ele aldım. Basit bir kodla vikipedi entry'si olan 25 Türkçe rapçi'nin top 20 şarkısının sözlerini çektim, ardından da her bir sanatçıyı kullandıkları özgün kelime gövdesi sayısına göre sıraladım. (Not düşmek adına, maddebaşlarını değil kelime gövdelerini saydım, misal, karar, kararlı ve kararsız ayrı özgün kelimeler olarak sayıldı.) Bu sıralamaya göre tahmin edilebileceği üzere new school rap ile old school rap arasında büyük bir fark var. En dipte 1300 kelime civarında Eypio’nun nakaratlı arabesk rapi ve Ben Fero'nun Migos stili hece rapi var, bu banttan sonra sıralama 1600 kelimeden 1900 kelimeye kadar çeşitli trap ve modern rap temsilcileri tarafından dolduruluyor, Ezhel, Ceg, Gazapizm hep bu aralıkta. Bu rap sıralamasının arasına 'prestij edebiyat'ın temsilcisi olarak Orhan Pamuk'tan 'Cevdet Bey ve Oğulları'nın yaklaşık 10.000 kelimeye tekabül eden ilk 6 bölümünü ekledim, bu 10.000 kelimede özgün gövde sayısı 1974, Türkçe rapin müzikal şiir iddiasına yakışır bir biçimde 25 rapçinin 10'u kelime kullanımı bakımından Orhan Pamuk'u geçmiş gözüküyor. (Hatta önemli bir not olarak, Saian ve Allame, 7000'e yakın toplam kelime ile Pamuk'un bu skorunu geçmiş.) Bu 10 sanatçı içerisinde Patron hariç, Modern rapten çok da şaşmış isimler yok.
Düşmana mesafe zaten 20-30 adım. Tertibat şu: Tüfek yok, top yok. Süngü takılacak ve harp safı nizamında hücum yürüyüşü ile düşmanın üstüne atılınacaktır. Sonra süngü süngüye, boğaz boğaza hesaplaşma... Ve esas karar şudur: Düşman mahvedilecektir...
Devlet, bütün gücü ile Ağrı'ya yüklenmiş. 60 bin piyade, 10 top bataryası, 550 mitralyöz ve 50 uçakla savaşıyor. Türk ordusunun komutanı, Salih Paşa. İsyancılar direniyor. Silah ve cephaneleri yetersiz. 11 Haziran günü Türk ordusunun en büyük saldırısı. Kanlı bir gün. Azrail'in halaya durduğu gün. Türk ordusu, isyancıların işini bitirmek istiyor. İsyancılar Ağrı'yı savunmak ve savaşı Diyadin, Tendürek, Patnos, Aladağ, Süphan ve Zilan'a yaymak istiyor. Kıyamet kopuyor. Yer inliyor, dağ bağırıyor. Börtü böcek yuvalarına kaçıyor. Her yere savaşanların ve ölümün sesi egemen oluyor. 20 Haziran'da ordu, arkasında, ölüler, yara- lılar, silah ve mühimmatla düşürülmüş beş uçak bırakarak büyük bir zararla geri çekiliyor. Ancak ordu vazgeçmiyor. Uçaklar dönüp dönüp, köyleri ve yerleşim yerlerini bomba- yor. Çadırlar, köyler yanıyor.
Sayfa 197 - İthaki yayınlarıKitabı okudu
Reklam
248 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.