105 syf.
6/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Kitabın zihni , en azından benim zihnimi yorduğunu söylemeliyim. Anlatmak istedikleri ve anlatma tarzı nı olabildiğince beğendim ve kitap ne kadar 20. yüzyıl iran devletini anlatsa da günümüz Türkiye Cumhuriyeti ile çok benzer veya benzemeye doğru giden bir toplumsal yapı var. Bu yapı çürümüşlük , liyakatsizlik , döneklik , palavra ve dini kendi işine göre kullanma gibi durumlarda kendini bol bol gösteriyor. Herkes okumalı belki de.
Hacı Aga
Hacı AgaSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 20172,221 okunma
637 syf.
10/10 puan verdi
·
25 günde okudu
Diriliş Lev Tolstoy’un 1899 yılında yayınlanan romanıdır.Roman,Ekaterina Maslova (Katyuşa) isimli genç kızın hizmetçisi olduğu evin hanımlarının yeğeni olan Dimitri İvanoviç Nehlüdov tarafından baştan çıkarılıp hamile bırakıldıktan sonra Nehlüdov tarafından yüzüstü bırakılması ve Maslova’nın kötü yola düşüp genelevde çalışmasıyla başlıyor.Aradan
Diriliş
DirilişLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202117,6bin okunma
Reklam
Politik Yorumlar 2
_Ülkemizde yaşanan maddi ve manevi krizin nedeni, akıl dışı metafizik dini inancın, politik alana taşınmasıdır. _Hiçbir ülke şu 20 yılda yapılanlara dayanamaz ki zaten Türkiye de dayanamadı. Kafede çay içmek, yumurta ve peynir lüks oldu. _İmam hatipte alınan eğitimle yönetilen ülke nasıl olması gerekiyorsa öyleyiz. _Rasyonel olması gereken bir
472 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kapak Kızı'nda herkesin hakkında konuştuğu Şebnem nihayet sözü alıyor ve müthiş bir kurgunun içinde hayatını anlatıyor. Bu kitapta adı hiç geçmiyor ama. Ayfer Tunç bana göre edebiyatımızın en iyi romancılarından. Kitap zaman olarak Şebnem'in bir çocukluğunda, bir yakın geçmişinde, bir de bugününde ilerliyor. Aradaki geçişler öyle
Yeşil Peri Gecesi
Yeşil Peri GecesiAyfer Tunç · Can Yayınları · 20207,4bin okunma
Nana_ Emile zola
Émile Zola (1840-1902): Natüralizm akımının en önemli temsilcilerinden biri olan Zola, romancının olayları bir izleyici gibi kaydetmekle yetinmemesi, kişileri ve tutkularını bir dizi deneye tabi tutarken, duygusal ve toplumsal olayları da bir kimyacı gibi ele alması gerektiğini savundu. Zola içinde yaşadığı eski dünyanın yıkıntılarını inceledi, gelecekteki bir dünyanın olgularını saptamaya çalıştı. Bu niyetle yirmi iki yılda yazdığı yirmi romandan oluşan Rougon-Macquartlar dizisi başta olmak üzere çok sayıda büyük eser verdi. İkinci İmparatorluk Dönemi'ni anlatan bu dizinin dokuzuncu kitabı Nana (Paris Yaşamı) kitap olarak ilk kez 1880 yılında yayımlandı. Bu romanda Zola, etrafındaki her yaşama âdeta felaketi getiren Nana adındaki bir hayat kadınının eliyle aristokrasinin ve burjuvazinin maskesini düşürür; maskenin altında beliren çürümüşlüğü, ikiyüzlülüğü gerçeklikten bir an bile ödün vermeden, açıkyüreklilikle anlatır. Zola, Nana'da Flaubert'in de söylediği gibi bir Paris miti yaratmış, edebiyata bir hayat kadını arketipi armağan etmiştir.
Toplumsal Çürüme
“Köylüler çok tekdüze, gelişmemişler, pislik içinde yüzüyorlar. Aydınlarla da iyi geçinmek çok güç. Yoruyorlar insanı. Bütün o sevimli tanıdıklarımız çok sığ düşünüyorlar. Duyguları çok yüzeysel, burunlarından ötesini gördükleri yok; tek sözcükle aptal hepsi. Kafa yetenekleri biraz daha gelişmiş olanlar ise düpedüz isterikler, iç gözlem ve abes beyin etkinlikleriyle çürümüşler...”
Reklam
116 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.