Toplumsal Dogma
Bizim kişisel görüşümüz toplumsal görüşe karşıt olabilir, ama bu onun gerçekliğinden milim eksiltmez. Topluluk görüşünün özelliği, onu oluşturan niteliği, varoluşunun belli bir birey tarafından kabul görüp görmemesine bağlı olmayışıdır
Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Modern toplumlarda "sahip olmak" ilkesinin, insanın varoluşundan gelen bir özellik olduğu ve bu nedenle de, değiştirilemeyeceği inancı yaygındır. Bu fikrin kaynağında, insanın doğası gereği tembel ve pasif olduğu, maddesel bazı çekicilikler ya da açlık, ceza görme gibi korkular onu güdülemezse, bırakın çalışmayı, hiçbir şey yapamayacağı inancı yatar. Çağımız toplum biçimlerinde bu dogma kabul edilmiştir ve bizim yetiştirme ve çalışma yöntemlerimizi belirlemektedir. Ama bu davranış, toplumsal eğilimleri insan doğasına uydurmaya çalışma isteğinden başka bir şey değildir. Belki geçmişin ve şimdinin bazı kültür biçimlerine, insanın doğumuyla birlikte bencil ve tembel olmayı da beraberinde getirdiği türündeki bir teori cazip gelebilir. Ancak bizler için bunun tersi geçerilidir.
Reklam
Yaratılış Dogması belirli bir toplumsal bilinç biçiminin ürünüdür. Bu dogma, 1) doğabilimsel bilgi eksikliği yüzünden; 2) değişegelmiş ve değişegidecek dünyada varlıklarını sürdürmek için değişmezliği savunan egemen ideolojilere uygun düşmesi yüzünden, uzun zaman ayakta kalır
Onlara göre, tarihsel olarak canlı bir biçimde gelişen ve önünde sonunda düzenli bir toplumsal yapıyı sağlayan insanlık yoktur; tam tersine, tarihsel gelişmeden ve canlı süreçlerden önce bütün insanlığı düzenleyen, bütün insanlığı bir anda dürüst, kusursuz bir hale getiren, matematik bir kafadan doğma bir toplumsal düzen vardır. Onların tarihten bu kadar nefret etmelerinin ve onu "rezillikler ve aptallıklar yığını" olarak nitelemelerinin nedeni budur.
Vermek, Paylaşmak ve Fedakârlık Yapmak
Modern toplumlarda 'sahip olmak' ilkesinin, insanın varoluşundan gelen bir özellik olduğu ve bu nedenle de değiştirilemeyeceği inancı yaygındır. Bu fikrin kaynağında, insanın doğası gereği tembel ve pasif olduğu, maddesel bazı çekicilikler ya da açlık, ceza görme gibi korkular onu güdülemezse, bırakın çalışmayı, hiçbir şey yapamayacagı inancı yatar. Çağımız toplum biçimlerinee bu dogma kabul edilmiştir ve bizim yetiştirme ve çalışma yöntemlerimizi belirlemektedir. Ama bu davranış, toplumsal eğilimleri insan doğasına uydurmaya çalışma isteğinden başka bir şey değildir.
Klasik masallar çoğunlukla çocuğu erişkin yaşamına hazırlamayı hedef aldığı için, ana kahramanları da genellikle ergenlik çağındaki gençlerdir. Genetik hafızanın kodlarını kullanarak, ilkel kabilelerin erginlenme ritüellerini muhafaza ederler. Cinsel birleşme (simgesel anlatımı öpüşme), evlilik, yolculuk, tecrit, doğayla baş başa kalma, bedensel dayanıklılığın sınanması, yaşlı erkeğin iktidarını sarsma ya da yok etme temel erginlenme ölçütleridir. Sık tekrarlanan bir imge olan geçici ölümler de, yine erginlenmeye dairdir ve ilkel inanışın “bir çocuk olarak ölüp bir erişkin olarak yeniden doğma” kuramıyla birleşir.
Reklam
140 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.