Son insan yürüyor
Tut elimden kaçalım
Kaçalım, kaçalım
Bizi kimseler görmesin
Arayanlar bulmasın
Tren duvarları sarsmasın
Yürek bu kadar hızlı çarpmasın
Kan böylesine hızlı akmasın
Aşkın kulakları sağır
Sesi boğuk olmasın
°°
Duysalar diyorum duysalar...
Söylemem!
Fırtına var dışarda...
Mezarlıkta bir sessizlik...
Ölümü kabullenmekte bu kadar zor mu olacaktı?
Diyorum ya işte!
Didem Madak kadar ölüme şair cesetim...
Fırtına var ugultular yükseliyor...
Soba sönmüş içinde rüzgar var...
Belki melek sobada giz...
Köpekler ya köpekleri nasıl unutursun maral?!
Köpekler rüzgarla havlamasın söyleyin...
Ölecekte olsa insan, korkuları hiç değişmiyormuş...
Köpekler ulumasın mezarımda, korkardı bu ceset yaşarken...
Ve tren sesi...
Ah Zeze' nin Portugası ölmüştü..
Portuga' nın düdük sesi geliyor...
Rüzgar onu da sarsıyor belli, rayların ağır gıcırdayan sesi geliyor...
Kardeşim uyuyor yatağında bir bilse bir cesetle uyuyor...
Bilmesin herkes gibi...
Ve ilk defa yaşamak istiyorum...
Ölünce kıymet bildi yaşamak bu cesette...
Aniden bir haber gelecek sana
Öldüğümü söyleyecekler
Hiç açılmamış mektuplarım çıkacak
İçinde birer boynu bükük papatyalar
Günlerden perşembe aylardan haziran
Ürperecek için
Sıcak ellerin dolayacak soğuk kollarını
Gökyüzüne bakacaksın
Kavuniçi bulutlar
Uçsuz bucaksız yeşillikler içinde cırcır böcekleri
Uzaktan gelen tren sesi
Ilık rüzgâr
Limonlu dondurma kokusu
İşte orada ben
Bir yaz düşü..