...İşte Atatürk'ün başarısı tam da bu noktada ortaya çıkmaktadır.O, kendinden önceki Osmanlı reformistlerin yanılgısına düşmeyerek,''Batılılaşma'' yerine önce ''tam bağımsızlık'', sonra ''çağdaşlaşma'' demiştir. Önce halkın demokratik katılımıyla bir Kurtuluş Savaşı vermiş, sonra halkın demokratik katılımın önünü tıkayan saltanat, hilafet, din istismarı gibi engelleri ortadan kaldırmış, sonra da halkın eğitimi ve bilinçlenmesini amaçlayan çağdaşlaşma hareketiyle topyekün kalkınmayı başlatmıştır. Bu nedenle Atatürk, ne ülkesini ekonomik bakımdan esir durumuna düşüren 1838 antlaşmasına imza atan 2.Mahmud'a, ne kayıtsız şartsız bir batılılaşma öngören Tanzimat Fermanı'nı ilan ettiren Abdülmecid'e, ne ülkeyi Duyun-u Umumiye idaresine teslim eden 2.Abdülhamid'e, ne de Alman emperyalizmine güvenerek Turan ellerinde gelecek arayan Enver Paşa'ya benzer. O , bütün bu tarihi kişilerin ve daha fazlasının hatalarından aldığı derslerle geleceğin Türkiye'sini sağlam temeller üzerine kurmuştur. Başka bir ifadeyle Atatürk'ün başarısının sırrı, Osmanlı'nın son 200 yılına damga vuran padişahların ve devlet adamlarının yanılgılarını tekrarlamamış olmasıdır.