Bülent Daver’in de ifade ettiği gibi Atatürk inkılâbıyla birlikte Türkiye'de din ve vicdan hürriyeti konusunda yeni bir yaklaşım gelmiştir. Gerçekten de laiklik anlayışı, Türkiye'nin özel şartlarından doğmuştur. Batının laikliğe geçişinden ayrı bir farklılık gösterir.
İslam dünyası açısından ele alınırsa, Hz. Muhammed'in devlet başkanlığından,
Ezidiler mi Yezidiler mi diye sorgulayıp durduğum, inanışlarını yaşam tarzlarını merak ettiğim bu halk hakkında ilk bilgiye Zülfü Livaneli'nin "Huzursuzluk" kitabında Müslüman bir adamla Yezidi diğer deyişle Ezidi kadının aşkın anlatan ve Mardin dolaylarında geçen bir hikayede tanık oluyorum ilk kez orada Ezidilerin mavi renge
"Mükemmelliğin anahtarı namükemmel oluşundaydı" .Kitabın sonlarına doğru geçen bir cümle aslında tamamen kitap hakkındaki düşüncelerimi de yansıtmış .Kitapta ele alınan konulardan biride Ermeni sorunu.Bu sorunu objektif bir şekilde yansıttığını düşünmüyorum. Bu konu okurken kafamı bolca karıştırdı .Bunun yanında kitabın akıcılığınıda ele almadan geçemem .Su gibi akıp giden bir roman ve her türlü insanı yansıtan muhteşem karakterler.Birbirinden uzak yerlerde yaşayan fakat aynı sıkıntı ve acıları olan aslında ne kadar uzak olsalar da o kadar yakın olduğumuzu anlatan bir roman .Yazar türk aile toplumunun direttiği yasaklar ve kurallara çok kızgın.Ahlak kavramının türk toplumunda ki karşılıklarını çok kızgın . Bence kendini de bu romanda Zeliha karakteri ile yansıtmış. Doğrulara (ya da doğru kabul edilen yanlışlara) değilde kendi doğrusuna inanan çok güçlü bi kadın.Bu kitap boyunca en etkilendiğim karakterin Zeliha olduğunu saklayamam. Sonlarına doğru şaşkınlık içinde kalarak okuduğum bir kitaptı.Evet tavsiye ederim fakat başta dediğim gibi namükemmel bir kitap ama size katacağı çok şey olduğuna eminim.
Baba ve PiçElif Şafak · Doğan Kitap · 201715,8bin okunma
Feminist hanım kardeşlerimiz alınmasınıar, Türk toplumunda oğlan çocuğu kız çocuğuna oldum olası hep tutulurdu . Günümüzde bile, Anadolu'da ve Trakya'da bazı yörelerde bir erkeğe "Kaç çocuğun var?" diye sorulduğunda sadece oğullarının sayısını söylemekle yetinir, soru sorulan, kızları; evet kızları , onların sayısını, sorulursa söyler ... Neyse ...
"Doğumdan sonra ebe-hanım çocuğu yıkar, tuzlar, tatlı dilli olması için ağzına şeker sürer, sesinin güzel olması isteniyorsa göbeğini biraz uzunca keser ve çocuğu kendisi kundaklayarak sırasıyla aile
bireylerinin kucakları na verirdi. Aile bireylerinin hepsi de ebe hanımın bahşişini vermekten kaçınmazlardi. Önceden zaten hazırlanmış bir kat elbise, usul
gereğince birkaç kal ıp da sabun ilave edilerek bir bohçaya konur ve ebe hanıma verilirdi ...
Loğusa kadın ise önce yer yatağına yatırı lır, arkasına ve ayaklarına sıcak suyla doldurulmuş şişeler konur, çay ya da ıhlamur gibi sıcak şeyler içirtilerek iyice örtülüp dinlenmesi sağlanırdı ... "
Sabahattin Ali’nin kaleme aldığı ve benim okuma şansına eriştiğim üçüncü kitabı “içimizdeki şeytan”. Kitapta iki ana karakter bulunuyor bunlar Ömer ve Macide. Ömer Balıkesir’li bir ailenin çocuğu ve İstanbul’da hesapsız kitapsız bir hayat yaşayan bir delikanlı, Macide ise fakir bir ailenin kıt kanaat okuttuğu akrabalarının yanında yaşayan güzel bir kız. İki gencin hayatları bir vapurda kesişiyor ve aslında aşk hikayesi gibi başlayıp kitabın sonunda çıkarımlar sağlamanız hedefleniyor. Ömer, yaptığı bütün olumsuz davranışların sonucunu içindeki şeytana bağlasada, aslında hayatındaki fırsatlara sarılması gerektiğini çok geç anlıyor. Macide ise toplumun dayatmaları arasında sıkışıp kalmış, hiç bir zaman istediği hayatı yaşayamamış bir kadın. Türk toplumunda ki erkek ve kadın profilini çok ince nüanslar ile gözler önüne seren bir eser. Kitapta insanların seçimlerini yaparken aldıkları kararların arkasında durması gerektiği, işler kontrolden çıkınca ise köprüleri yıkmamaları gerektiğine dikkat çekiliyor. Ve aslında içimizdeki şeytanın kendi iç güdülerimizden ibaret olduğunu anlıyorsunuz. Keyifli okumalar
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · İş Bankası Kültür Yayınları · 2021172,4bin okunma
Türk toplumunda kadın, erkek eşit haklara sahipti. Tek kadınla evlenme yaygındı. Kadın cemiyette saygı görürdü. Ata biner, ok atar, top oynar, hatta güreş gibi ağır sporlar yapardı.