İstanbul’un geçmişini 1453 yılını anlatmakla kalmayıp, Türklerin Anadolu’ya girişi Malazgirt savaşına kadar dayanan bir geçmişi ele alarak fetihi en iyi şekilde anlamamızı sağlıyor. Kavramlar üzerinde durduğumuzda benim en dikkatimi çeken kavram “Türkiye Türkçülüğüydü” Bu kavram toprağa dayalı bir milliyetçilikten bahsediyor. Malazgirt savaşının açtığı vatanda bir millet ortaya çıkıyor. Bir toprağı da millet haline getiren o toprak parçası üzerinde uzun yıllar yaşanması, millet ruhunun öne çıkarılmasına katkı sağlıyor. Türklük beşyüz seneden beri İstanbul’u Boğaziçi’ni mimarisiyle yaşantısıyla nakşetti. Hülasa artık bu diyar dünya durdukça Türk kalacak Türk İstanbul’dur demek istediğini görüyorum. “Bu devletin iki manevi temeli vardır. Fatih’in Ayasofya minaresinden okuttuğu ezan ki hâla okunuyor, Selim’in Hırka-i Saadet önünde okuttuğu Kur’an ki hâla okunuyor” Bu alıntıda da dede torunun bağına güzelliğine dikkat çekmiş yazarımız yani bu ikisi varken bu millete bir şey olmaz demeye getirmiş. En beğendiğim bölüm “Ezansız Semtler” oldu. Burada iki yaşantıdaki farklılığı anlatmış. Ezansız semte doğan bir çocuğunun şanssızlığı ve milliyetçiliği Türkçülüğüne daha az sahip olduğundan bahsetmiş.
Aziz İstanbulYahya Kemal Beyatlı · İstanbul Fetih Cemiyeti · 2008725 okunma
“Bu topraklar yeniden fethe muhtaçtı, fetih sancağı açıldı..”
Hz. İsa yolda yürürken
İsrailoğulları’nın zina ettiği gerekçesiyle bir kadını recmetmek üzere olduklarını görür.
Çaresiz gözlerle yardım isteyen, sessizce imdat çığlıkları atan kadını bırakmalarını söylese, “sen bir fahişeyi mi koruyorsun” diyeceklerini bildiği için kalabalığa;
Barış Ünlü’ün ele aldığı Türklük sözleşmesi Osmanlı döneminden başlayıp günümüzde hala etkisini koruyan ‘Türklük’ imtiyazlarının Müslümanlık sözleşmesiyle başlayarak Türklük Sözleşmesine evrilme sürecini ve bu sözleşmenin oluşumu,işleyişi,imtiyazları,psikolojik içselleştirmesini ele alıyor.Barış Ünlü’ye göre sözleşmenin üç şartı var;
1.Müslüman
Yunus Emre kardeşimin tavsiyeleri üzerine ve Twitter'da Savaş beğin paylaşımlarının da etkisiyle kısıtlı günlerime sığdırdığım bir eser oldu.
Araştırma-fikir-tarih düzleminde yoğunlaşan kıyaslamalar yapan, eleştirel bakış açısı ile yaklaşan doyurucu bir eser. Kendimize, Batıya İslam esaslı ve farklı perspektiflerden de yararlanarak bakmaya çalışıyor yazar. Fikirlerini de örnekler ile temellendiriyor. Bu şekilde birçok konuya değiniyor.
Lise çağındakilerin de çok rahat anlayacağı bir eser. Erken yaşlarda okunmasının gerek tavır, gerek kendini hatırlama, geçmişini kabullenme ve bugününü inşa etme açısından faydalı olacağına inanıyorum. Kendini bu Vatanın bir parçası sayan, İstiklal Harbi benim harbim, Türklük yahut İslam benim davam, Musul'u, Halep'i, Selanik'i de özlüyorum diyenlerin okuması gereken bir kitap.
Medeniyet AklıSavaş Ş. Barkçin · Mostar Yayınları · 2017606 okunma
İsmet Özel’in karşısına ilk olarak 1989 yılında çıktım. Sultanahmet Kitap Fuarı’nda imza günü vardı. Tam otuz yıl olmuş.
Dönüp geriye bakıyorum. Bir hayli hatıra birikmiş.
1993 yılına gidiyorum. İbrahim Kalın’la birbirimize karşılıklı olarak İsmet Özel şiirleri okuyoruz. Ezberden. “Sen şimdi sevincimin akranısın.”
1996-99 arası. Hakan
Belki türklük için büyük olduğu kadar hazin de olan tehlike, adı adımıza benzeyen, dili dilimizi konuşan, birlikte yaşadığımız bu aldatılmış gençliktir.
Evet, çekilenler unutuldu. Ama kanımızla yazdığımız bu ölüm-kalım mâcerâlarını onlara biz unutturduk. Bu yüzden de düşmanlarını tanımıyorlar, bilmiyorlar. Onun için de, dilini, dinini, tarihini bir kalemde alt üst edip, bir başka milletin ideolojisini benimsemenin, topyekûn intihar veyâ cinâyetten başka birşey olmadığından haberleri yok...