Önce şu meşhur "alfa" meselesini konuşalım: Kitabın başlarında bu kelime hiç gocunmadan, ciddi ciddi kullanılıyor. Vallahi, yüzümü buruşturdum resmen. O "bad boy" havalı girişi görünce, Kindle'ıma şüpheyle baktım ve "tüm derinliği bir su birikintisi kadar olan, klişeler içinde yüzen ucuz bir erotik roman" okuyacağımı sandım. Ama işin sürprizi şu: The Risk ilk başta göründüğü gibi değilmiş.
İlk 50 sayfanın o "off ya" dedirten havasını atlatınca, hikaye birden kendini toparlıyor. İkinci yarıda beklemediğim katmanlar çıkıyor ortaya, karakterler cidden gelişiyor ve beni şaşırttı açıkçası.
Sonuç olarak: The Risk iyisiyle kötüsüyle bir paket. Baştaki cringe fest'e katlanabilirseniz, sonunda sürükleyici bir gerilim ve suçluluk duymadan kaçamak yapacağınız bir keyif sizi bekliyor. "Göz devirsem de okurum" diyen, buğulu gerilim-romantizm sevenler için tam göbekten isabet! Bir başyapıt değil tabii, ama "kafa dağıtmalık" olarak haftasonu için birebir.
Kısacası: Başta klişe batağında debeleniyor, sonlara doğru sayfaları çevirtiyor. Patlamış mısırınızı alın ve "alfa" kelimesine biraz tahammül etmeye hazır olun.