Yazar sunuş bölümü sayfa 7 de; Bazı batılı araştırmacılar Göbeklitepe’yi abartılı bir coşkuyla anlatıyor burayı adeta insanlık tarihinin başlangıcı olarak kayda geçirmeye çalışıyorlar,bulunan tapınağı ya Mısır piramitleriyle kıyaslıyor veya semavi dinleri göz ardı ederek teorileri ardı ardına sıralıyorlardı.diyor.Yazar ilginçtir Göbeklitepeyi kilometrelerce ötede bulunan Kam -büyücü,yuğ -ölüm törenleri,ulu kayın-miti,Selenge ırmağı-Moğolistan dan doğup Rusya da denize dökülür,mankala -eski Türk oyunu,oba -göçebe Türklerin Konak yeri gibi orta Asya ya ait kültür ve coğrafik terimlerle anlatır.Ancak Göbeklitepe nin bulunduğu Mezopotamya nın ne kültüründen ne coğrafyasından bahsetmez.İskender pala sunuşta ki fikri ile çelişkiye düşmüştür.Türkler Anadolu’ya 1071 den önce gelmiştir iddiasına kanıt atmak niyeti ile yazmış gibi görünüyor.Yazar kitabın ismini Orhun abideleri yapsaydı içerikle uyumlu olurdu.Kitabın kapağında yazan “bir Göbeklitepe romanı”cümlesi dışında Göbeklitepe ile bir bağı yoktur.
Akşam Yıldızıİskender Pala · Kapı Yayınları · 20206,5bin okunma
"Dünyanın oluşmasından ilk insana, ilk insanların avcılık/oba toplumundan
çiftçi/buğday /kasaba/ toplumuna
kam/şaman inancından İslami inanışa geçişi karakter ve motiflerle işleyen ve bunu Har-an'a
"Göbektepede" Ulu Kayın (hayat ağacı) ağacı ile birleştirerek o dönemi ve o dönemin insanlarına bakış açımızı, aslında ölümün hayatın son bulması değil yeni hayatın başlangıcı ve bunun döngü olduğunu ;Sarıca kahramanıyla yaratılışını sorgulamaya ve yaratıcıyı bilmeye, bulmaya ve olmaya yönelik her lezzeti bulabileceğiniz bir kitap..."
Akşam Yıldızıİskender Pala · Kapı Yayınları · 20206,5bin okunma
- Düşünebiliyor musun, yıllarca bana deli gözüyle bakan bir adam geldi birkaç gün önce, köye gitmemi ve onun adına reyvermemi istiyor. Bir deliden medet uman adamdan muhtar olur mu sence? Yıllar önce deli demişti bana. Bir şey demedim, gelmeyeceğimi söyledim. İnkârın adına ne demeli bilmem. İnsan inkâr ettiğini kabul ederse aşağılanır, kaybolur, küçülür ya da yücelir. Ortası yok, yücelmek ya da kaybolmak var inkâr ettiğini kabul etmekte. Niyet önemli, niyet eğer halis ve temizse insan inkâr ettiğini kabul ettiği zaman da yücelir. Karmaşık bir duygu ve anlatım oldu. Anladığını düşünüyorum...
Mekân aynı, hareket yok. Sakin bir deniz kıyısı değil, bahara ulaşmaya çalışan yeşillikler var ve yoldan geçen araçlar var. Uzak uzak sesleri geliyor. Çocukluğuma dönüyorum. Gece uykuya varınca rampaya saran kamyonların sesiyle uyurdum Bursa İzmir yolundaki köyde. Ulubat gölüne bakardı köy ve çocukluk yıllarımdan gelen hatıraların seline teslim oluyorum. Hep uzaklara gitmeyi isterdim, yolculuk yapmak, yollara çıkmak ve uzakların büyüsünde kaybolmak.
Şimdi geceleri kan damlıyor yüreğimden, sabah ezanları okunuyor ve ben hâlâ uyanık oluyorum. Seni yazmak için, diyemedim. Bir uzun macera oldun bende Ulu Kam diyemedim. Sen, bildiğin gibi yaşa, Ulu Kam gibi yaşa. Sen böyle yaşadıkça ben seni yazacağım ve anlatacağım insanlara. Çünkü sen bilinmekliğini istedin diyemedim. O bana baktı, ben ona baktım, zor bir sohbetti yaşadığımız.
Sayfa 133 - Matbuat Yayın, 2. Basım - Aralık 2016, BÖLÜM 2, AKIL AKINCISI