Belki sondur, belki başlangıç.
Belki bir halden diğerine geçiştir.
Dünyanın çatısında,
Asya'nın kalbinde,
Yeryüzünün en ücra köşesinde..
Hemoglobin oranım yükselsin, sorun değil. Kanım pıhtılaşsın, başım dönsün, midem bulansın.
Aradığım, kilometrelerce ötedeki kulağım, hissedenim, duyanım, imkansızım değil, en yakınım ordadır belki.
Yedi
Ulu Kam, “Bu yiğide ne ad verilmeli?” dediği anda bir ses duyuldu; “Durun!” Herkes etrafına bakmış, Ulu Kam’ın sözünü kimin kestiğini merak etmişti. Konuşan, Kağan oğluydu. Törede bu yoktu, balalar yiğitlik yapar, ulular bu yiğitliğe göre ad verirlerdi. Bu yiğit balaya da ad verecek kişi Ulu Kam’dı. Bu tören boyunca söz almak, araya girmek, konuşmak olmazdı. Tören sonuna kadar beklenmesi gerekirdi. Bir ilk yaşanıyordu.
“Benim bir adım var!”
Herkes şaşkınlık içinde birbirine bakıyordu. Kimseden ses çıkmıyordu. Sadece Ulu Kam’ın yüzünde hafif bir tebessüm vardı. Sanki bunu bekliyordu, sanki olacaklardan haberi vardı.
“Benim adım Oğuz.” dedi. “Bu adı ben koymadım, ben ismimle doğdum, bu adı bana Tanrı verdi.”
Balanın ağzından “Benim adım Oğuz” cümlesi çıktığı zaman, uluma sesleri duyuldu. Kalabalık birden kafasını dağın tepesinde beliren bozkurda çevirdi. Tüm ihtişamı ile göğe doğru uluyordu. Aynı bozkurt, Oğuz doğduğunda da ortaya çıkmıştı. Bir süre uluduktan sonra ortadan kayboldu.
Kara Kağan ve Ay Hatun, oğullarının yanına geldiler. “Oğuz!” diye haykırdılar. Onlara tüm budun katıldı.
“Oğuz!”
“Oğuz!”
“Oğuz!”
Budun ismi sevmişti, “Oğuz”. Budun bu ismi öğrendi. Tabii ki sadece budun öğrenmeyecekti. Tüm dünya bu ismi duyacak, bu isim binlerce yıl sonra bile hatırlanacaktı.
|Oğuz Kağan Karanlıklar Diyarı|
•
•
•
Ulu Kam “Bu yiğide ne ad verilmeli! Dediği anda bir ses duyuldu; “Durun!” Herkes etrafına bakmıştı. Konuşan, Kağan oğluydu. Törede bu yoktu, yiğit balaya sadece Ulu Kam ad verebilirdi. Tören boyunca onun dışındakş herkesin konuşması, söz alması, araya girmesi yasaktı. Bir ilk yaşanıyordu.
“Benim bir adım var!” Herkes şaşkınlık içinde bakıyordu. “Benim adım Oğuz.” dedi. “Bu adı ben koymadım, ben ismimle doğdum, bu adı bana Tanrı verdi.”
Kara Kağan , Ay Hatun , tüm budun haykırdı! “Oğuz!”
“Oğuz!”
“Oğuz!”
Budun bu ismi öğrendi. Tabii ki sadece budun öğrenmeyecekti. Tüm dünya bu ismi duyup, bilecek, binlerce yıl sonra bile hatırlanacaktı.
•
•
İtiraf etmem gerekirse sosyal medya da kapak tasarımı ve ismiyle dikkatimi çekmeyi başaran bir kitaptı benim için. Fantastik desem sadece fantastik değil, tarihi desem sadece tarihi değil, hoş karma bir roman olmuş. Tekrara düşülen bir kaç noktayı saymazsak akıcı bir romandı, elimden bırakamadım, keyifle okudum.
•
•
Gönül rahatlığıyla #okudumokuyun
Oğuz KağanYiğit Gürsoy · Karina Yayınevi · 201967 okunma
Türk mitolojisi: AAN ARKIL OYUN
ağaa) altında ona kurban kesilir. Hayatın sonsuzluğunun ve
kâinatın döngüsünün şifresi, bu ağaçta saklıdır ve onun için de bu
ağacın dallannı kırmak yasaktır.
Kahramanlık destanlannda, yer tannçası olan Aan Alahçın Hatun
(Aan Darhan Hatun) hikâyenin baş kahramanının danışmanı, yol
göstereni ve koruyucusu