Uluğ Bey, Shoujing ya da Ali Kuşçu, biz insanlar iki ayrı nesneden oluşuyoruz. Biri, elektronlar, pro­tonlar ve nötronlardan oluşan madde kısmımız, diğeri bun­ların nasıl dizildiklerini anlatan bilgi kısmımız. Eğer bilgi bir noktadan diğerine ânında aktarılabiliyorsa ki aktarılabiliyor, Uluğ Bey'i veya Shoujing'i Develi ya da Huabey Ovası'nda istediğiniz bir yerde yeniden bir araya getirebilirsiniz. Hatta, istediğiniz kadar çok yerde bir araya getirebilirsiniz. Onlarca Uluğ Beyiniz, onlarca Ali Kuşçunuz, onlarca Takiyüddin Efendiniz olabilir
"Bir zamanlar İbn-i Sina gibi Uluğ Bey gibi büyük ilim adamları yetiştiren Buhara’nın bile, ilmin kucağına artık tek çocuk vermemesinden dert yanmaktadır. Buhara Türklerinin cehaletlerini, taassuplarını yüreği kan ağlayarak ortaya koymaktadır: O Buhara, o mübarek, o muazzam toprak Zilletin koynuna girmiş, uyuyor mustağrak İbn-i Sina’ları yüzlerce doğurmuş iklim Tek çocuk vermiyor âguşuna ilmin, ne akim O rasathane-i dünya, o Semerkand bile Öyle dalmış ki hurafata o mâzisiyle «Ay tutulmuş» «Kovalım şeytanı kalkın» diyerek Dümbelek çalmada binlerce kadın, kız, erkek Ya taassupları? Hiç sorma nasıl maskaraca O uzun hırkasının yenleri yerlerde hoca..." Kitap: Ölümünün 50. Yılında Mehmet Akif Ersoy
Reklam
🔸 Hazırladığı astronomik cetveller 1800 yılına kadar Avrupalılarca kullanılmış,
1931yılında Kemalist Devrimi sürdürmek isteyenler, Naşit Hakkı Uluğ'un kaleminden şu durum saptamasını yapmışlardır: ''Doğudaki toplumsal örgütlenme zamanla gelişmeyle tasfiye olunamaz. Ona Cumhuriyetin çelik neşteriyle müdahale etmek lazımdır. Bu örgütlenme, devrimin sert ve kökten yöntemi ile tahrip ve imha edilmezse tabii durum dönmüştür, demek yalancılık olur. Beyefendi Hazretleri, Şeyhefendi Hazretleri, Cumhuriyet onlara, onlar Cumhuriyete düşmandırlar. Bey, bütün kudret ve heybeti ile kurumlaşmıştır. Bir köy, beş köy, on beş köy, kırk köy, seksen bir köy, yüz atmış dokuz köy öz malıdır. Hükümetçi olan bey, devletin emrine hazırdır. Devlet namına, rakibini tepeler, malını mülkünü yağma eder, tepelenen çoluğunu çocuğunu alıp kaçarsa bey de gelir, köye kurulur. Hükümet derebeyine böyle fiilen hizmet eder.''
Sayfa 412 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
502 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Orta Asya büyük bir uygarlık merkezi, güçlü düşünce akımlarına, dehalara, bilime ve sanata hayat veren özel diyarlandardır. Zerdüşt bu topraklarda doğmuş, Hint ve Helen burada birleşip Yunan-Buda sanatını oluşturmuştur. Evrensel dinin inananları başka coğrafyalara birbirine düşerken, bu topraklarda büyük uyum içinde yaşamış ve bize hoşgörü dersi vermiştir. Sogdiyana, Çin ve Hindistan'ın birleşimini adında boşuna çağrıştırmayan Serinde uygarlığı burada filizlenmiştir. İslam dünyasının en büyük bilgini El Biruni, eşsiz üstat İbn Sina, ilk İranlı şair Rudaki, gezgin İbn Batuta, Şehname'nin yazarı büyük şair Firdevsi ve modern zamanın ilk gökbilimcisi Uluğ Bey, hepsi Orta Asya'dan çıkmıştır. Pek çoğu yitip giden ama, adları belleğimizden çıkmayan şehirler: Kuteybe, Hoten, Horasan, Baktra, Buhara, Semerkant... Orta Asya üzerine pek çok çalışması bulunan çağdaş Fransız Türkolog Jean-Paul Roux bu incelemesinde yalnızca Türklerin, Tibetlilerin, Moğolların, Baktralıların, Kuçanların, Hotenlilerin, Turfanlıların, Moğolların, Arapların, Çinlilerin ve diğer halkların değil, tüm bu halkların oluşturduğu Orta Asya'nın tarihini anlatıyor. Tarihin yanı sıra kültürel olgulara da özel bir önem veren Roux, rekli dili ve zengin kaynakçasıyla doyurucu bir çalışma sunuyor
Orta Asya
Orta AsyaJean Paul Roux · Kabalcı Yayınları · 200146 okunma
"Gök Tanrı nedir? Gökte mi yaşıyor?" "Bu soruyu uzun zamandan beri hocaya soran olmamıştı. Tanrının kendisi bizzat gönüldür. Temiz, duru, üstün huzur diyarı orada olduğu için, tanrıyı yalnızca orada bulabilirsin. Gönül ve dış varlık. Her ikisinin aslını düşün. Gönül dışında ne gibi töre var, dikkatle bak." "Ben dışarıda
Reklam
584 öğeden 471 ile 480 arasındakiler gösteriliyor.