Madam Bovary ilk başta çok eleştiriye açık bir kitap gibi duruyor. Edebiyat çok farklı bir şey tabi. Mesela geçenlerde ensest temasını işleyen bir oyuna yapılan bir incelemede “enseste özendirilmek”ten bahsedildiğini gördüm. Yani içinde ensest geçen her şey ona özendiriyor mu oluyor? Böyle incelersek, ki sanırım kitap ilk çıktığı zamanlarda böyle
Kötü değildi ama çok da hevesli okumadım. Özellikle manon ve ejderha bölümlerinde aşırı derecede sıkıldım umarım ilerleyen kitaplarda bunun mantıklı bir nedeni vardır çünkü gerçekten çok gereksiz geldi. Dorion için ilerleyen kitaplarda ümitliyim çünkü ilk 3 kitapta çok pasif babasın hiç ses çıkaramayan biri olması beni deli etti, git boğazını sık babanın ne gerek var bu kadar pısırık olmaya... Ve Aeline (umarım doğru yazmışımdır) savaş da bi içimiz soğusun Rowen ın emeklerini heba etme lütfen. VE ROWEN sen adam adam... ama kitabın başlarında biraz sövdüm, sinirlendim, gıcık oldum ama fanart lara bakınca dedim ki sakinleş ve bekle
Ateşin VarisiSarah J. Maas · Dex Yayınları · 20201,705 okunma
Matt Haig kesinlikle okunması gereken yazarlar arasında olduğunu düşünüyorum. Normalde roman okumayı pek sevmem fakat yazarın anlatım dili, sadeliği, akıcılığı o kadar iyi ki bir çırpıda okunacak türden. Kitabın konusuna gelecek olursak , evrenin bir çok sırrının çözümü olduğu düşünen Riemann hipotezinin bir profesör tarafından çözülmesiyle başlıyor. Vonnadorya adlı gezegende yaşayan varlıklar bu hipotezin insanlar tarafından yanlış kullanacağı düşüncesinde olduklarından dolayı dünyaya bu hipotezi engelleyecek birini göndererek hipotezi yok etmek, bilen kişileri öldürerek tekrar çözülme durumunu ortan kaldırmayı planlamaktadırlar. Fakat düşününemedikleri şey gönderdikleri o varlığın dünyada ki insan yaşamını görmesi ve onlar gibi olmayı istemesiyle ters köşe yapıyor. Devamında yaşananlar ile birlikte gönderilen varlığın özel güçlerinin elinden alınıp ölümlü insanlar gibi hayatına devam ediyor. Yazar farklı bir gezegenden gelen varlığın insan olabilme çabasını, duygu durumlarını ver analizlerini bizimle paylaşıyor.Son olarak ben çok beğendim umarım sizde beğenirsiniz. İyi okumalar dilerim.
Miles kardeşlerin içinde en kalın kafalı olanın Jameson olduğunu zannediyordum ama maalesef Elliot da en az onun kadar mankafa çıktı.
Bu iki adamın buldukları güzel ilişkileri mahvetmek gibi özel bir yetenekleri var. Üstelik bir hiç yüzünden.
Elliot Miles Medya'nın patronlsrondan biri bildiğiniz gibi. Kate ise aynı şirkette bir BT uzmanı. Ve ikili yedi yıldır birbirleriyle geçinemezken bir anda bir şey oluyor ve aralarında karşıkonulmaz bir çekim başlıyor. Fakat bir peri masalına inanan ve aradığı aşkı ilk görüşte anlayacağına inanan bu kez erkeğimiz Elliot oluyor ve kendini peşine düştüğü, hayranı olduğu ressamla yanında olmaktan hoşlandığı kadın arasında ikilem yaşarken buluyor. Ve bu ikilemi fark eden Kate yıkılıyor.
Of, sonuna doğru gerçekten yüreğim sıkışarak okudum. Elliot elime geçseydi onu bir güzel pataklardım, o kadar sinir oldum. Finalde ne yaparsa yapsın bana Kate'in perişanlığını unutturamadı.
Böylelikle Tristian hala benim favorim olmaya devam ederken, son kardeş Christopher'ın hikayesini merakla bekliyorum. Umarım son kardeş Tris'e daha çok benziyordur, aksi halde yine okurken kendimi kaybedeceğim.