Ah ne yine bir seçim, yine bir kurban arayışı? Stratejinin yıllardır kimseyi kazandirmadığı belli iken ne diye aynı strateji ile devam edilir. Farkındalığın olmaması körlük belirtisidir ki sanmıyorum, sanırım tercih meselesi artık. Malum parti, yıllardır kazanırken , kazanamadığı 3-5 yeri beka sorunu adı altında Sp'ye atarken bu sefer
Dikkat spoiler içerir.!!
Kitaplığıma muazzam bir kitap daha bırakıyorum… Neyi bekledim ki bu kadar süre de okumadım bu kitabı?
Öncelikle çok teşekkür ederim Jack London.
Sonunda beni ters köşe ettin.
Biz Türk insanıyız alışmışız bir kere trajedi ile biten sonralara. Bir kurt ne kadar evcilse o kadar evcilsin Beyaz Diş. Sanki seninle birlikte öğrendim ben hayatı, insanları..Ah biz insanlar nasıl da hem kötü hem zalim hem de çok iyimser olabiliyoruz… Aslında bizim ne kadar çok türümüz varmış. Siz hangisisiniz? Bu kadar kötülüğün sonunda umarım bizler de iyiliğe denk geliriz geç olmadan. Sonralara doğru şansı dönen(sevgiyi keşfeden herkes bence şanslıdır) Beyaz Diş. Sen çok yaşa nesiller boyu sürsün senin genin….
Beyaz DişJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202076,1bin okunma
Dostoyevski insancıklar kitabında " çok tuhaftı, ağlayamadım ama ruhum paramparça olmuştu. " diyor.
İnsanın içine atmasının, güçlü görünmeye çalışmasının en yorucu hali bu olsa gerek. Benim içimdeki garip şey de aynen böyle; yüreğimdeki çığlık, sessizlikte yankılanıyor, gözyaşlarımın suskunluğu, içimin derinliklerinde çığlık atıyor ama kimse duymuyor, duymaları da gerekmiyor zaten ama sanki birileri duysa bu çığlıkların şiddeti azlacak gibi ya da ben öyle olacağını sanıyorum. İçimdeki bu çaresizlik beni deli ediyor, sanki her yere dağılmış olan cam parçalarının her adımda daha çok acıtması gibi hissettiriyor.
Her adımda, içimdeki acının ağırlığı artıyor. Nereye kadar dayanabilirim bilmiyorum. Her gün soruyorum kendime bunun bir sonu var mı? Sürekli halledebilirim, yapabilirim diyorum ama olmuyor. Güçlü değilim, olamıyorum da. Olmak zorunda mıyım burası da tartışılır. Bana güçsüzsün diyenler, güçlü olduklarını iddia edenler; acaba yaşadığımız şeyler açısından adil miydik?
Kendimi iyileştirmek için çok çabalıyorum daha fazlasını yapabilir miyim bilmiyorum, uğraşıyorum ama çok yoruldum artık, nasıl olacak bilmiyorum ve yine aynısı... umarım halledebilirim.
Son kismi haric kitaba bayilmistim. Bazen gunumuzdeki olaylari okurken bir anda 7 sene oncesindeki anilara gecilmesi kismi cok hosuma gitti. Kitap ilk baslarda biraz gotik ilerliyorken sonlara dogru daha fantastik bir hal aldi.
SONRASİ SPOILER
Callie'nin bir anda kacirilmasi ve sonrasinda gelisenlere inanilmaz sinir oldum. Ruh Hirsizi'nin boyle basit biri olmasini beklemiyordum cunku hep cok gizemli oldugundan ve bir sekile sahip olmadigi vurgulandigi icin ben de daha soyut bir sekilde hayal etmistim. Sonrasindan Gün Kralligi'nin krali cikmasi ise beni oldukca sasirtti. Umarim ikinci kitapta bu toparlanir.
Var olmak.. Bilinçsizce sahip olduğumuz, bize çok doğal çok sıradan gelen bu hissi bir düşünün deseler, ne kadar zor değil mi? İnsanlık tarihi varolmanın kökeninden tutun felsefi gerçekliğine dair sayısız tartışmalara, en çok da bunun devamının mücadelesine sahne olmadı mı başlangıcından beri? Peki bir de var olmayı, insan olmayı, hissetmeyi,
İnsanlar mutlu olup olmadığımı soruyorlar, ama ben ondan daha iyi bir şey buldum: özgünlük. Sonunda hiçbir şey kendim olmamın önüne geçmiyor ve harika hissediyorum. Biri size olmadığınız bir şeye dönüşmeniz gerektiğini söylemeye çalışırsa umarım siz de buna karşı çıkacak cesareti yüreğinizde bulursunuz..