Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

❝Ümüdə❞

❝Ümüdə❞
@umudee
Birbirimizle konuşmak yalnızca yüksek sesle düşünmek gibi geliyor bize.
Reklam
Süleyman Peygamber ne güzel demiş:
Sevgi dolu bir ortamdaki sebze yemeği, Nefret dolu bir ortamdaki besili danadan yeğdir.
Acımasız, haksız olanlara da iyi davranır, boyun eğersek, kötülere fırsat vermiş oluruz. Bu kez kötüler hiçbir şeyden korkmadıkları için iyi olmaya çalışmazlar, gitgide daha kötü olurlar. Bize yok yere vuranlara biz de var gücümüzle vurmalıyız. Hem öyle yaman vurmalıyız ki o insana ders olsun da o işi bir daha yapmasın.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Her insan birilerini, bir şeyleri sevmeyi gerekser. Ben de sevilmeye daha layık birilerinden, bir şeylerden yoksun olduğum için, küçük bir korkuluk kadar partal, soluk olan bu zavallı oyuncağı sevip bağrıma basmakla avunuyordum.
Her çimen yaprağının, ona eğilip "Büyü, büyü" diye fısıldayan bir Meleği vardır. Talmud
Reklam
Sosyal medya araçları, topluma pompalandığı gibi günümüz dünyasının can damarı filan değil. Birtakım şirketlerce üretilen, milyonlarca dolar para akıtılan, titizlikle pazarlanan ve nihayetinde kişisel bilgilerinizi ve ilgi alanlarınıza dair verileri toplayıp reklam verenlere satmak üzere tasarlanmış ürünlerdir. Sosyal medya kişiye hoşça vakit geçirme fırsatı sunuyor olabilir, fakat bir bütün olarak hayatınızı ve hedeflerinizi göz önüne aldığınızda, aslında bu yüzeysel meşguliyetlerin sizi daha derin ve mühim işlerden alıkoymaya çalışan oyalanmalar denizinde bir damla olduğunu fark edersiniz.
80/20 Kuralı
Belli bir olay, süreçde etkilerin kabaca %80'i, etkenlerin %20'sinden kaynaklanır. Diyelim kişisel hedeflerinizin her biri için on ila on beş kadar yararlı faaliyet sıralayabiliyorsunuz; kurala göre hedefe ulaşıp ulaşamayacağınızı büyük ölçüde belirleyen şey, bu faaliyetlerden ikisi veya üçüdür. Bu sonucu kabul etmekle beraber yine de %8o'lik dilimde kalan diğer yararlı faaliyetleri gözden çıkarmamanız gerektiğini ileri sürebilirsiniz. Nihayetinde daha az öneme sahip bu faaliyetlerin öyle veya böyle yararını görebiliyorsak eğer, neden onları da stratejiye dahil etmiyoruz? Bu itirazda gözden kaçırılan kilit bir husus var: Taşıdığı önemden bağımsız olarak bu faaliyetlerin tümü, aynı kaynağı tüketir, yani sınırlı miktardaki zamanınızı ve dikkat kapasitenizi. Eğer bu kaynağı eften püften faaliyetlere ayırırsanız, daha mühim faaliyetler sonucu elde edeceğiniz faydayı heba etmiş olursunuz.
İletişim aracı seçiminde zanaatkar yaklaşımı:
Mesleki ve kişisel hayatınızı başarılı ve mutlu kılacak temel faktörleri tanımlayın. Eğer bir iletişim aracının bu faktörler üzerindeki olumlu etkileri olumsuz etkilerinden daha fazla değilse o aracı kullanmayın.
İletişim aracı seçiminde faydanın azı çoğu olmaz yaklaşımı: Belli bir iletişim aracını kullandığınızda elde edebileceğiniz herhangi bir fayda veya kullanmadığınızda mahrum kalacağınız herhangi bir şey söz konusuysa eğer, bunu ilgili iletişim aracını kullanmaya yeterli bir gerekçe olarak görürsünüz. Kuşkusuz, bu yaklaşımdaki esas sorun, ilgili iletişim araçlarının beraberinde getirdiği tüm olumsuzlukları görmezden gelmesidir. Bu hizmetler, kullanıcıları kendilerine bağımlı kılacak şekilde tasarlanmıştır.
Vaktinizin çoğunu dikkat dağınıklığı koşullarında geçirip de aralara odaklanma molaları serpiştirmek gibi nafile çabalara girmeyin. Bunun yerine, vaktinizin çoğunu odaklanmaya ayırın ve aralarda kendinize dikkatinizi başka şeylere yöneltme izni tanıyın. Önerimi şöyle somutlaştırayım: Örneğin İnternet kullanımını, dikkat çelici uyaran olarak düşünün. Aynı şekilde, internetin yokluğu da pürdikkat çalışma olsun. Ne zaman İnternet kullanacağınızı önceden planlayın ve belirlediğiniz bu zaman dilimi dışında kesinlikle internete girmeyin. Hatta mümkünse çalışırken bilgisayarınızın yanında bir defter bulundurup tam olarak ne zaman internete girebileceğinizi not düşün. İnternet için yanıp tutuşsanız da o vakit gelene dek çevrimiçi olmak yok.
Reklam
Can Sıkıntısından Kaçmayın
Nass'e göre, beyniniz dikkatinizin sürekli dağınık olmasına alıştıktan sonra gerçekten odaklanmak isteseniz bile bunu becermekte zorlanırsınız. Daha somut bir ifadeyle, gündelik hayatta karşılaştığınız her potansiyel can sıkıntısı anında, örneğin kuyruğa girip beş dakika beklediğinizde ya da arkadaşınız gelene kadar bir yerde tek başınıza oturmak zorunda olduğunuzda eliniz doğrudan telefonunuza gidiyorsa, beyniniz Nass'in tabiriyle "zihinsel enkaz"a dönmüş demektir; yani pürdikkat çalışmaya imkan vermeyecek şekilde yeniden yapılanmış haldedir.
Günlük mesainin sonuna geldiğinizde işle ilgili en küçük bir meseleyi dahi dikkat menzilinize sokmamalısınız; bu hususta göstereceğiniz kararlılık her şeyden önemli. E-posta kontrolü ve işle ilgili İnternet sörfü buna bilhassa dahil. Dikkat alanınız bu türden girdilerle bir anlığına da olsa ihlal edildiğinde, zihninizde minik bir kartopu kadar yer kaplayan meseleler hızla çığa dönüşebilir ve bu da, şalteri indirdiğiniz zaman elinize geçecek bütün o avantajları öteler. (Cumartesi sabahı okuduğunuz bir e-postayla zihninizde uyanan kaygılı düşüncelerin bütün bir hafta sonunu esir alması size de tanıdık geliyor mu?)
Mola zihni açar
Bilinçli zihninize dinlenme fırsatı verdiğinizde nöbeti bilinçdışı zihniniz devralır ve bu sayede, yaptığınız işle ilgili en zorlu meseleleri dahi derinlikli bir şekilde değerlendirme fırsatı bulursunuz. Bu bakımdan şalteri indirme alışkanlığı, verimliliğinizi düşürmekten ziyade çalışma türlerinizi çeşitlendirmiş olur.
Aylaklık hakkı
Aylaklığı insanın kendini şımartması, tatile çıkması ya da zaafı olarak göremeyiz; bedenimiz için D vitamini neyse beynimiz için de aylaklık odur, yani zaruridir ve D vitamini eksikliğinden kaynaklı kemik hastalıkları iskelet yapımızı nasıl deforme ediyorsa aylaklıktan mahrum kalan beynimiz de aynı şekilde zihinsel deformasyona uğrar. Belki garip gelecek ama her hangi bir işi başarıyla yerine getirmek için aylaklık elzemdir.
En hayati konu neyse ona odaklanın
The 4 Disciplines of Execution adlı kitabın yazarlarının da belirttiği üzere, "Aynı anda ne kadar çok sayıda şey yapmaya çalışırsanız o kadar az şey başarırsınız." İcra faaliyetlerinin esasen az sayıdaki "hayati hedef"e yönelmesi gerektiğini ayrıntılı biçimde açıklayan yazarlar, bu yalınlık sayesinde kurumun enerjisinin dişe dokunur sonuçlar elde etmek üzere yeterli ölçüde yoğunlaştırılabileceğini belirtiyorlar.
215 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.