Can Dündar yine üstatlığını konuşturmuş ve şöyle demiş bir makalesinde : "Evlilik, inanmadığım halde içerisinde 17 seneyi bitirdiğim bir kurum benim için.. 17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son verdiği kurum ayni zamanda da...
Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belki de kuruma inanmamaktan geçiyor. Evliliği toplumun
Be oğul, benim güzel oğlum
Sivan (ateş) düşürme ocağıma
Be kızım, benim güzel kızım
Kor düşürme benim yüreğime...
Zorla, zorla, zorla, zor ile
Kopardılar toprağımızdan
Zorla gönderdiler sürgüne
Ta Konya iline
Sağır, dilsiz
Komşusuz, kimsesiz biçare
Güneşe karşı sabahın olmasını
Ateşin kutsallığını
Yaban hayatı
Unutmadık asla
İzlerinizi kaybettirmeden
Tüm insanlıkla barış içinde
Bu kutsal topraklarda Şit'den beri varız
youtu.be/aPZApB00ASM
GÜNAYDIN...
"İçimizde çok kırılmışız demek. Hiç anmadık onu. Hiç unutmadık da. Çok sevdik, nefret ettik (yakındır bunlar birbirine). Onu içimizden alıp yerden yere vurduk; kanayan yerlerine tuz basıp sürükledik; canı yansa da bizimle kalsın istedik."
“Sağcılıktan solculuktan vazgeçtik; önce ciddi bir devlet gerekiyor. Reformdan, devrimden vazgeçtik; evet, doğru; şu kan selini durduracak bir devlet arıyoruz...” dedin.
“Bir toplumu ayakta tutan temel dayanaklardan biri, adalet duygusudur. Bu duygu bir kez yara aldı mı, demokrasinin temelleri de sarsılmış demektir” dedin.
“Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma karşı işlenmiş suçtur. Bu bilinci paylaşmak ve bu sorumluluğu yerleştirmek zorundayız...” dedin.
Özgürlüğün, demokrasinin sağlanması için verdin tüm mücadeleni. Bugün 24 Ocak, “Vurulduk ey halkım, unutma bizi.”
Unutmadık seni Uğur Mumcu.