Kadınlar Ülkesi bir ütopyadır ve ütopyalar güzeldir.
Dünyanın kuytu bir köşesinde, sadece kadınların yaşadığı, dolayısıyla anaerkil bir ülke var. Kadınlar eşeysiz ürüyor.
Kadınlar Ülkesi’nin kadınları erkeklerden korkmaz. Neden korksunlar ki? Hiçbir şekilde ürkek değiller. Zayıf değiller; hepsinin de güçlü, talimli, atletik vücutları var.
Kadınlar Ülkesi’nin kadınları tek Tanrılı dinleri de “farklı” buluyor. Tanrının, onun için bir şey yapılmasına ihtiyaç duymadığını savunuyorlar.
Orası farklı bir ülke. Kimse bencil değil, savaş yok, bulaşıcı hastalık yok. Zihinleri “biz” üzerine evrilmiş. Tek amaçları yaşam kalitelerini yükseltmek. Bunun için el birliğiyle çabalamışlar.
Bir feminist olan Charlotte bu kitapta feminizmi ilmek ilmek işlediği çok akıcı bir roman yazmış. Kitabı ben çok sevdim. Adını duyunca içeriğinin böyle olacağını tahmin etmemiştim. Bu kitabı okurken aklıma sürekli Ursula’nın Mülksüzler kitabı geldi. Eğer Mülksüzler’i sevdiyseniz, bunu da seversiniz.
Keyifli okumalar.