Emine acı acı gülmüş de demiş ki:
"İnsan nereye giderse rızkı da beraber gidermiş; bunu düşündüğüm yok. Ama ben dağlıyım, bu çukur ovalarda kalamam. Köyünüzün eli kınalı kızlarına katışamam,senin içine dert olur...Kızılbaş kızı geldi de Hasan'ı elimizden aldı derler. Benim içime dert olur. Yörük kızı dağdan köye, çadırdan eve inmemeli...Ben seni görmemeliydim...Gördüm,sözüne uymamalıydım...Ama neyleyeyim, senin de tatlı sözünle güler yüzün etti bunları...Hadi benim Sarı Hasan'ım, tut ki birbirimizi düşte görmüş de uyanmışız...Bırak beni dağıma gideyim!"
Günlük konuşma diliyle yazılmış bir hikaye bir anı kitabı. Kitap güzeldi ancak satır aralarındaki özlü sözler çok daha güzeldi. Anlatımı basit ve okunmaya değer. Güzel sözlerin altını çizmek istiyor insan.
''Düşünsene uyanmışız...''
-Bu Hasan Zeytinli'de bahçıvanmış...
Ufacık bir bahçesi varmış; yazın bostan, yeşillik eker,
kışın el zeytini silkmeye gider, koca anasıyla yaşar dururmuş.
Daha da pek genç imiş; hani bıyığı yeni terlemiş.
Anasından başka kadına göz kaldırıp bakmaz, düğünde, bayramda
öbür delikanlılar gibi rakıya, oyuna katılmaz, kız gibi bir oğlanmış...