Yerli diyor ki
Soluk beniz, mutsuz bir ırksın sen
Bıraktın doğayı
Uygar yasalar yaptın
Köle ettin kendi kendini, köleleştirirken
Atı ve nice yabanıl hayvanı.
Peki neden soluk beniz?
Demir parmaklıklar ardına tıkıyor polisin senin kabileni
Yoksul kadınların temizlediğini görüyoruz yerleri
Zengin kadınlar için.
Neden soluk beniz
Bir insan nasıl olur da her yazdığı eseri mükemmelliğe ulaştırabilir?
Jack London genel türlerinin ve karakterlerinin aksine bu sefer bilim kurgu türüne ait yine sürükleyici bir öykü ile karşımızda. Tıpkı Zweig gibi, kısa ama etkileyici eserler ortaya koyabilen, sayfalarca betimlemeden ziyade, okuyucuyu direkt olarak olay örgüsünün içine
Barut elbet yeniden keşfedilecek, bunu hiçbir şey durduramaz .O bildik eski hikaye defalarca tekrarlanacak ,insan ırkı çoğalacak ,erkekler savaşacak.Barut yüzünden milyonlarca insan ölecek ve ancak bu sayede uzun zaman sonra ateş ve kanla yazılmış yeni bir uygarlık gelişecek Ama bunun ne yararı var?Eski uygarlık nasıl çöküp gittiyse yenisi de gidecek yeni inşa etmek belki 50000 yıl alacak fakat o da yok olacak, her şey yok olur. Geriye sadece daima akış halindeki kozmik güç ve öz kalır Onlar da devinip tepkimeye girerek rahip ,asker ve krallıktan oluşan ve hiçbir zaman son bulmayan karakterleri meydana getirir.Geçmişteki tüm o çağların bilgeliği şu yumurcakların ağzından nasıl dökülüveriyor, kimisi savaşacak,kimisi yönetecek,kimisi dua edecek. Geri kalanlarsa uygar devletlerin emsalsiz mucizelerinin ve muhteşem güzelliğini kanlı gövdesi üzerinde durmak bilmeden tekrar tekrar yükselirken çalışıp didinerek fena halde acı çekecek. O mağaraya sakladığım kitapların hepsini yok etsem de aynısı olacak,ister korunsun,ister yok edilsin.Orada yazan eski hakikatlar yeniden keşfedilecek,eski yalanlar da yeniden hayat bulacak ve kuşaktan kuşağa aktarılacak ama ne yararı var?
Barut elbet yeniden keşf edilecek. Bunu hiçbir şey durduramaz; o bildik, eski hikaye defalarca tekrarlanacak. İnsan ırkı çoğalacak, erkekler savaşacak. Barut yüzündün milyonlarca insan ölecek ve ancak bu sayede, uzun zaman sonra, ateş ve kanla yazılmış yeni bir uygarlık gelişecek. Amam bunun ne yararı var? Eski uygarlık nasıl çöküp gittiyse, yeniside gideccek. Yeniyi inşa etmesi belki elli bin yıl alacak fakat o da yok olacak. Her şey yok olur. Geriye sadece daima akış halindeki kozmik güç ve öz kalır ve onlar da devinip tepkimeye girerek, rahip, asker ve kraldan oluşan ve hiçbir zaman son bulmayan karakterleri meydana getirecek. Geçmişteki tüm o çağların bilgeliği şu yumurcakların ağzından nasıl da dökülüveriyor. Kimisi savaşacak, kimisi yönetecek, kimisi dua edecek, geri kalanlarsa, uygar devletin emsalsiz mucizelerinin ve muhteşem güzelliğinin kanlı gövdesi üzerinde durmak bilmeden tekrar tekrar yükselirken çalışıp didinerek fena halde acı çekecek. O mağaraya sakladığım kitapların hepsini yok etsem de aynısı olacak, ister korunsun ister yok edilsin, orda yazan eski hakikatler yeniden keşfedilecek, eski yalanlar da yeniden hayat bulacak ve kuşaktan kuşağa aktarılacak. Ama ne yararı var...
Barut elbet yeniden keşfedilecek. Bunu hiçbir şey durduramaz; o bildik, eski hikaye defalarca tekrarlanacak. İnsan ırkı çoğalacak, erkekler savaşacak. Barut yüzünden milyonlarca insan ölecek ve ancak bu sayede, uzun zaman sonra, ateş ve kanla yazılmış yeni bir uygarlık gelişecek. Ama bunun ne yararı var? Eski uygarlık nasıl çöküp gittiyse, yenisi de gidecek. Yeniyi inşa etmesi belki elli bin yıl alacak fakat o da yok olacak. Her şey yok olur. Geriye sadece daimi akış halindeki kozmik güç ve öz kalır ve onlar da devinip tepkimeye girerek, rahip, asker ve kraldan oluşan ve hiçbir zaman son bulmayacak karakteri meydana getirecek. Geçmişteki tüm o çağların bilgeliği şu yumurcakların ağzından nasıl da dökülüveriyor. Kimisi savaşacak, kimisi yönetecek, kimisi dua edecek, geriye kalanlarsa, uygar devletin emsalsiz mucizelerinin ve muhteşem güzelliğinin kanlı gövdesi üzerinde durmak bilmeden tekrar tekrar yükselirken çalışıp didinerek fena halde acı çekecek.
J.J.Rousseau insanların arasındaki temel eşitsizliğin kaynağının mülkiyet olduğunu söyler. Kitabında bu tezini anlatmak için tarihte geri sarar ve uygar insandan önce toplumun nasıl yaşadığı veya yaşadığı şeklin aslında insan doğasına ne kadar uygun olduğunu anlatmaya çalışır. Rousseau, uygar insana geçişimizden sonra kurulan her kurumun insan ırkı için ekstra bir yük olduğunu ve insanın aslında tüm bu ağırlıkları üstünden atabilme kabiliyetine sahip olduğundan bahseder. İnsanların hiçbir şeye sahip olmaması ve dünya üstündeki her şeyin tüm insanların olması gerektiğine dair naif görüşleri uzun zaman insanlığı etkilemiştir. O döneme ait bir siyasi-felsefe eseri okumak isterseniz kesinlikle okunması gereken kitaplardan biri... Ancak tek bir eleştirim olabilir, o da kitaptaki cümlelerin oldukça uzun olması, bu da ister istemez bazı cümleleri birkaç defa okumamı gerektirdi. Bu da kitap okurken oldukça yorucu olan bir durum. İyi okumalar :)