“Gözlerimi kapadığım zaman senin hayalini görüyorum…” diyorsun. Ah Aliye, ben gözlerim açıkken bile hep seni görüyorum. Her şeyde senin hayaline tesadüf ediyorum.
Gerçek korkak mutluluktan bile korkar. Pamuk yün bile yaralar onu.
Neşeden bile incinir. Panikledim, yara almadan önce hızlıca kaçmak istedim, bu yüzden kendimi o tanıdık soytarı sis perdesiyle sarmaladım.
“Kaygılanmayın saygıdeğer hanımefendi,” dedi köle. “Bana istediğinizi yasaklayabilirsiniz, ben de yerine getiririm.” Sonra da ekledi: “Ama düşünmemi yasaklayamazsınız.”
Aklının başında olduğu anlardan birinde, hemşirenin biri ona sordu:
“Nasıl olduğunuzu öğrenmek ister misiniz?”
Veronika, “Nasıl olduğumu zaten biliyorum,” dedi. “Ve gövdemde sizin gördüğünüz değişikliklerle hiç ilgisi yok olanların. Olan her şey ruhumda oluyor.”
Ona gelince, benden beter kasılmıştı. Kolum onunkine sürününce titriyordu. Ne zaman onunla konuşsam gözlerini kaçırıyordu. Bu tür hareketleri tanıdığımı sarsılarak farkettim. Binlerce kere yapmıştım hepsini. Babama, dedeme ve günlerimin içinden gelip geçen bütün o kudretli tanrılara karşı. Upuzun bir korku zinciri.