Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
BİNGO buna benden başkası cesaret edemez
NUR RİSALELERİ’NE ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM (RİSALE-İ NUR’UN İÇYÜZÜ) ABDULLAH TEKHAFIZOĞLU Bunun PDFsi var okuyun nur risalesi gerçeğini görün ya da görmeyin bana ne.... Ön Söz.................................................................................................................................................................... 9
Reklam
Taocu öğreti ile Tasavvuf öğretisi ve özellikle İbn Arabi’nin sistemleştirdiği Vahdet-i Vücud anlayışı arasında dikkat çekici benzerlikler vardır. ‘Tao’ kavramı ile ‘Hakk’ kavramı, ‘Onbin nesne’ (wan wu) ile tasavvufta çokluk için kullanılan ‘kesret’ kavramı, Tao’nun kendini açığa vurması anlamına gelen ‘şeng’ ile tasavvuftaki ‘tecelli’ kavramı gibi pek çok örnek verilebilir.
İbn Arabi'nin Vahdet-i Vücud felsefesi de Tanrı ile tabiatı bir görür. Bu açıdan Spinoza'nın panteizmiyle ortak noktada buluşur.
RNK
Ey insan! Fenaya, ademe, hiçliğe, zulümata, nisyana, çürümeye, dağılmaya ve kesrette boğulmaya gittiğinizi tevehhüm edip düşünmeyiniz. Siz fenaya değil, bekaya gidiyorsunuz. Ademe değil, vücud-u daimîye sevk olunuyorsunuz. Zulümata değil, âlem-i nura giriyorsunuz. Sahip ve Mâlik-i Hakiki’nin tarafına gidiyorsunuz ve Sultan-ı Ezelî’nin payitahtına dönüyorsunuz. Kesrette boğulmaya değil, vahdet dairesinde teneffüs edeceksiniz. Firaka değil, visale müteveccihsiniz.
Ey insan! Fenaya, ademe, hiçliğe, zulümata, nisyana, çürümeye, dağılmaya ve kesrette boğulmaya gittiğinizi tevehhüm edip düşünmeyiniz. Siz fenaya değil, bekaya gidiyorsunuz. Ademe değil, vücud-u daimîye sevk olunuyorsunuz. Zulümata değil, âlem-i nura giriyorsunuz. Sahip ve Mâlik-i Hakiki’nin tarafına gidiyorsunuz ve Sultan-ı Ezelî’nin payitahtına dönüyorsunuz. Kesrette boğulmaya değil, vahdet dairesinde teneffüs edeceksiniz. Firaka değil, visale müteveccihsiniz. (Mektubat, sh. 228)
Reklam
Kürt Batıniliğinde Kutsal Metinler
Kürt Batıniliğinde Kutsal Metinler
geldi. Tahminimden kalındı. Tuğla mübarek. Pahada da ağırdı. On beş yirmi dakika göz attım. "Yok, aradığım bu değil" diyerek, uygun bir üslupla getiren ahbaba geri verdim. "İade etmen zor olacaksa sağlık olsun, vereyim parasını" diye de ekledim. Sağ olsun, yok sıkıntı olmaz diyerek aldı. Niçin iade ettim? Mehmet Bayrak'ın, dövletin gadrine uğradığını, cezaevinde işkence gördüğünü biliyordum. Ancak öfkesini kitaba böylesine zerk etmiş olabileceğini düşünmezdim. Selçuklular'dan cumhuriyete bâtınî cereyanlara, Alevîliğe, Kürtlüğe yönelik baskının, kovuşturmanın, zulmün altını kalın çizgilerle çizmiş. E ben Kürt Batınîliği'nin kutsal metinlerini okuyacaktım sözde? Yâresanîyye, Kaka'îyye ararken neredeyse her sayfasından protestlik damlayan bir kitap bırakmış oldun elime sevgili Bayrak. Ölçü kaçmış, konuya odaklanmak mümkün değil. Oysa ne kıymetli bir tarih. Ehl-i Hakk'ların inançları, çoğunlukla İran ve Irak'ta ve az sayıda Anadolu'daki Kürtlerin etnik kimliğiyle eklemlenmiş büyük ölçüde. Elbette başka halklarda da gözlemlenen bir durum bu. Ancak en çok ilgimi çeken boyutu Anadolu Alevîliği ile kuvvetli bağları. Çok zengin bir kültür oluşmuş. Vahdet-i vücud'dan şamanizme, zerdüştîlikten yezidîliğe bir derya. Ne yalan söyleyeyim üzüldüm. Dövletin gadri ve tarihin yükü altında ezilen Bayrak'a da, kangrenleşen Türk-Kürt münasebetlerine de. İpi çözmek, turnikeyi yırtıp atmak dururken ampütasyon... Baştan sona ziyan.
152 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.