TASAVVUFUN SIRRI
bir sır ki âşikâre, avcı yenik şikâre. yalnız, yalnız sabırda çaresizliğe çare... nfk eski devirlerde mürit belli bir seviyeye ulaşıp, hazır hâle geldiğinde şeyhi kulağına eğilir ve ona vahdet-i vücud sırrını verirdi. işte mürit o anda aydınlanır ve büyük bir dönüşüm geçirirdi. tabii hemen soracaksınız, biz de sırrı duyuyoruz ve okuyoruz neden
Bütün insani olgunluklar ve beşerin bütün ulvi maksatları tevhid ile bağlıdır ve vahdet sırrıyla vücud bulur. Yoksa eğer vahdet olmazsa insan mahlukatın en bedbahtı ve varlıkların en süflîsi ve hayvanların en bîçaresi ve zîşuurun en hüzünlüsü ve azaplısı ve gamlısı olur. Beşerin bu sonsuzluk arzusu gibi ebed tarafına uzanmış ve alemin her
Reklam
- "Büyük Doğu-İbda, bütün ilimler, sanatlar, felsefeler, mistik ve mitolojik öğretiler hakkında söyleyecek sözü olan belki de tek anlayıştır. İlimler hakkında der ki: - "Her ilim, kendi alanında bir “geçerli açıklama” niteliği taşır. İlimler hipotez olarak kurulurken, teori olarak genelleştirilirken ve kanun haline geldiklerinde bu
- "Nakşîbendîlikten fikri çıkardığın zaman geriye ne kalır? Vahhabîlik gibi bir şey. Çünkü Nakşîbendîlik özü itibariyle fikirden ayrılamaz. O, tarihi boyunca daima en yüksek fikirlerle birlikte oldu. Hallac-ı Mansur’u, Cüneyd-i Bağdadî’yi, Şeyh Muhyiddin Arabî’yi fikir kapasitesinden mahrum kimseler -ön Vehhabîler- tekfir ettiklerinde,
Siz Ne Ayaksınız, Serisi hk
Bu serimizde, İslam dini müntesibi olma iddialarıyla bildiğimiz ağır topların?!, hodjaların, şeylerin (şeyh değil) ve türevlerinin herzelerini paylaşalım diyorum. Derdimiz, bir inancı tahkir değil. İslam iddiasındaki inançları tenkittir.  Özellikle Vahdet-i Vücud, Şuhud vb gibi kendilerine has kural, sistem ve sabitelere sahip oluşumların,
Ibn Arabi'nin Vahdet-i Vücud İnancı: Varlıkta Birliğin Tecellisi
Tecelli, görünme, belirme, ortaya çıkma anlamına gelir. Allah Teala'nın zatından tecelli etmek, Allah Teala'nın zatının görünür hale gelmesi demektir. Allah Teala'nın varlığının bir görünümü derken, Allah Teala'nın varlığının bir yansıması kastedilir. Yani, Allah Teala'nın varlığından başka bir varlık olmadığı için, Allah Teala'nın yarattığı her şey aslında Allah Teala'nın varlığının bir parçasıdır. Bu parçalar, Allah Teala'nın zatını değil, ancak Allah Teala'nın sıfatlarını ve isimlerini gösterir. Mesela, deniz Allah Teala'nın kudretini ve ilmini gösterir. Deniz Allah Teala'nın görünümü olmaz, ancak Allah Teala'nın kudretinin ve ilminin görünümü olur. İbn Arabi doğanın, evrenin veya denizin Allah Teala olduğuna inanmıyor. O sadece onların Allah Teala'nın varlığının bir görünümü olduğunu söylüyor. Bu görünümler, Allah Teala'nın zatını değil, ancak Allah Teala'nın sıfatlarını ve isimlerini gösterir. Bu yüzden, İbn Arabi Allah Teala'nın zatı yaratılmışlardan farklıdır, ancak Allah Teala'nın varlığı yaratılmışlara sirayet eder. Bu görüşe vahdet-i vücut denir.
Reklam
76 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.