Hatice!
Rabbin selamını alan ilk kadın!
Vahyin ilk durağı.
İlk cemaati Muhammed'in.
Kıyam tutan ilk kadın,
Sevgili' den hep iltifat almış ama hiç şımarmamış.
Cemresinin müjdesini ilk o almıştı.
Kardelenin buzu delişini ilk o seyretmişti.
Sevginin güneşini ilk o kucaklamıştı.
İlk sırdaşı ve ilk yoldaşı olmuştu Sevgili' nin.
Yine erkenciydi. Sevgili' ye doymadan gidiyordu.(Hz. HATİCE kitabından alıntı)
Kitabın sonlarında yazan bu güzel yazı kitabın kalbi gibiydi. Ah keşke bitmese dediğim ne kadar da güzel bir kitaptı. Hz. HATİCE' nin o eşsiz teslimiyeti, Hz. MUHAMMED' e hiç şüphe duymadan inanması ona kimse inanmazken daha ona inanması, ilk cemaati olması, ilk eşi, ilk gönül muhabbeti olması...ve daha bir sürü ilki olması ne kadar da güzel bir muhabbetti aralarındaki. Aralarındakine aşk diyesim gelmedi nedense. Şu zamanda adı bu kadar kirletilmişken aşkın.
Hz. Muhammed yani sevgilisi gözünün nuru sevdiceği gelene kadar fakirin fukaranın yaşlının düşkünün hastanın dulun kölenin çocuğun herkesin annesiydi Hz. Hatice. İlk eşinden ve babası Huveylid' den kalma malını sırf bu uğurda infak etmek adına artırmıştı. Mekke' nin umuduydu Hatice, düşkünlerin anasıydı. Zarafeti bakımlı olması ve sadeliği gönülleri dolduruyordu. Herkesin düşlerini süslüyordu güzelliği zarafeti Mekke erkekleri tarafından takdir ediliyordu. Evlenmek istiyorlardı. Ama o ne mal ne mülk istiyordu. O temiz bir kalp istiyordu. Ve bulmuştu. Kavuşmuştu Sevgilisine. Gözünden sakındığı Sevgilisine Muhammedine. Anlatacak yazacak çok şey var fakat buraya sığmaz zannımca. Bu nedenle sadece önebilirim kitabı.