-Çok iyimsersin, Ölüm Çiçeği.
+Sen de çok kötümsersin. Söylesene, uyurken bile hep sırtüstü yatıyorsun, öyle değil mi? Olur da sırtını döndüğün duvar bile seni sırtından vurur diye?
-Öyleydi. Ama unutma, Lavin. Sırtım sana dönükken de uyudum.
"Ne kadar kazanırsak kazanalım, onu kaybetmiştik ve kazandığımız tüm zaferlerin nedeni onu kaybettiğimiz içindi. İçim sızladı. Sanki içimi alıp götürseler bile bu sızı hep benimle kalacaktı."
"Günün ilerleyişine göre rengi değişip duran deniz, belki de hâlâ o adam ve o kıza yanıyor."
"Belcekız ve Ölüdeniz'e," diye fısıldadım.
"Aynen öyle, Ölüm Çiçeği."
"Aynen öyle, Alyeska."
"O da ne?"
"Denizin cesedini kayalıklara çarptığı şey."
"Beni Ölüdeniz'e mi benzettin yani?" diye sordu.
"Belki."
"Peki sen Belcekız mısın?"
"Arkanı kollayacağım ama Belcekız değilim."
"Demek arkamı kollayacaksın?"
"Evet. Bu benim yeminim."
Kimseyi iyileştirmeye çalışma Vaveyla anlıyor musun.
İyileştirdiğin kişinin hastalandıracağı ilk kişi sen olacaksın.
Kimsenin kaderini değiştirmeye müdahale edecek kadar iyilik yapma!
Bugün Müslümanlar, belki de dünyanın her yerinde, şu veya bu tonda, şu veya bu bağlamda şu soruyla karşılaşıyor: Siz ne istiyorsunuz? Basit, yalınkat bir cevapla: "Sadece Müslümanca yaşamak." denildiğinde şaşkınlık yaşanıyor. Peki, böylesi basit bir talep için bu hengâme niçin? Bu vaveyla bu kadar basit bir talep için mi koparılıyor? Bu basit cevap karşısında şaşkınlık yaşanıyor, ama öte yandan bu kadar basit bir dilekte bulunan birinin dünyanın çoğu yerinde zindanlara atılması, işkenceye uğratılması umursanmıyor. Bunlar olağan görülebiliyor.