Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hikayene bak !
Hadi gelin hikayemize yakından bakalım. Hikayene bak ! Çocukluğundan ne öğrendin ? Hangi duyguların , yok sayılıp birikti de bu kadar öfkelisin. Bugün gülümsemen nerede soldu da mutlulukları hak etmediğini düşündün . Bu kadar hüznü sırtlanmış gidiyorken bir düşün ! İlk ne zaman bu kadar üzüldün ve onun içinden çıkamadın ? Kimden öğrendin sevgisizliklere ilişki demeyi . Hikayene bak ! Belki yaranı evin zannettin, belki de boşluklarını organların gibi benimsedin. Sorgulamaktan yürüyemeyen ,kırıldığı yerden büyüyemeyen birine dönüştün belki. Hayır demedikçe zırhın delindi. İnsanları kırmamak için insan olduğunu unuttun. İnsan kendine böyle haksızlık eder mi ? Yapma bak! Biriktin , şiştin, kaynadın, kendi üstüne döküldün . Hikayene bak ! Sonra dön ve yanındakilere bak . Onu mu seviyorsun , sana hatırlattığı yaraları mı ? Ona mı güveniyorsun , onun seni bir gün sevme umudunu mu ? Al çocukluğunu karşına eğil onun boynuna tut elinden ,takıldığı düğüme el at , görülmemiş darbelerine göz at , açık yaralarına yavaş yavaş dikiş at. O senin özün. Onu gör , özrünü dinle , bazen de gönlünü al. Hikayene bak! Hataların tek çaren değil artık. Eksiklerini topla ve toparlanıp hazır olunca ayağa kalk! Hayatını sen tamamlıyorsun. Bir ömür de suçlayarak geçmez . Bu hayatı sen yaşıyorsun. İlk adımı atınca kendine yaklaşmaya başlıyorsun. Yürümekten vazgeçme ! Yol insanı kendinden tekrar doğurur. Herkesi de affetme, bazen de insanı öfke korur. Bu yüzleşme senin olsun .
Çocukken öğreniyoruz üzerini kapatmayı hatalarımızın. En ''uslu', en ''doğru'', en ''hayırlı'' evlat olmanın karşılığında. Oysaki hatalarınla gerçeksin. Kendin olmanın önüne geçen her neyse itiraz etmeli. Bir insanın ulaştığı en yüksek mertebe ise merhamet; merhamet et kendine ve yaşa. Sen yine vazgeçme çocukluğundan; hissettiğin her şeyin gözlerinde göründüğü zamanlardan.
Sayfa -26
Reklam
Sen yine vazgeçme çocukluğundan; aklına ilk geleni ağzından çıkarıverdiğin zamanlardan.
" Bir insanın ulaştığı en yüksek mertebe ise merhamet; merhamet et kendine ve yaşa. Sen yine vazgeçme çocukluğundan..."
Vazgeçme Çocukluğundan
Kendinle kalmayı başarabildiğin kadar özgürsün. Sorumluluk alabildiğin kadar özgürsün. Kendini sevdiğin kadar özgürsün. 
Sen yine vazgeçme çocukluğundan; doğru şeyi doğru yerde yaptığın değil istediğin şeyi istediğin zaman yaptığın zamanlardan. ... Sen yine vazgeçme çocukluğundan; aklına ilk geleni ağzından çıkarıverdiğin zamanlardan.
Sayfa 26 - KAFKAOKUR ~ Vazgeçme Çocukluğundan
Reklam
Vazgeçme Çocukluğundan
Kendinle kalmayı başarabildiğin kadar özgürsün. Sorumluluk alabildiğin kadar özgürsün. Kendini sevdiğin kadar özgürsün.
Sayfa 26
"Neden bir çocuğun kendi başına oynamasıyla gurur duyar da büyükler, bir büyüğün kendiyle kalmak istemesine şaşırır? Kendinle kalmayı başarabildiğin kadar özgürsün. Sorumluluk alabildiğin kadar özgürsün. Kendini sevdiğin kadar özgürsün.” (Kafkaokur 35.sayı - Vazgeçme Çocukluğundan - Deniz Barut )
Düşün ki sıradan bir gün. Bir aynanın karşısındasın, kendinle baş başa. İnsansın kusurlusun ve doğduğunda değil yaşamın başlangıcı kendini anlatabildiğinde. Sana neyin iyi geldiğini bir tek sen biliyorsun. Yalancı gülüşlere, sorgulayan bakışlara, sahte lakırdıya takılmak alır elinden seni. Duvarların duvarları, şüphelerin şüpheleri, çıkarların çıkarları, sanrıların sanrıları hepsini bir kenara bırak şimdi. Aynada, karşında kendin varken yalan söyleyebilir misin? Sen yine vazgeçme çocukluğundan; aklına ilk geleni ağzından çıkarıverdiğin zamanlardan.
Sen yine vazgeçme çocukluğundan; doğru şeyi doğru yerde yaptığın değil istediğin şeyi istediğin yerde yaptığın zamanlardan. Şimdi bir ferahlama içimde sıkkın havanın yağmura kavuştuğu an gibi...
Reklam
Sen yine vazgeçme çocukluğundan; doğru şeyi doğru yerde yaptığın değil istediğin şeyi istediğin yerde yaptığın zamanlardan.
38 syf.
·
Puan vermedi
·
9 saatte okudu
Özellikle öykü, deneme ve yazar şairlerin hayat hikayeleri okumayı sevenler için dolu bir edebiyat dergisi KAFKAOKUR dergisidir. Her ay takip edip almaya çalıştığım bir dergi . İçeriği dolu , edebiyat ve öykü sevenler için kaçırılmaması gereken aylık sanat ve edebiyat dergisi. Derginin 2019 yılının ilk yavrusu olan bu sayısında da, şiirlerini okuduğumda başka bir duygu içinde olduğum, şiirlerine bayıldığım Cemal Süreyya’ nın konu alınması çok güzeldi. Necip Fazıl Kısakürek ve Cemal Süreyya için tek cümle ile tanımlamak mümkün olursa, icin "dünyanın en küçük devletleri" diyebilir "ikisinde de bir devlet olabilecek kadar birikim var." diye tanımlayabiliriz. Derginin bu sayısında Cemal Süreyya sayısı şairin hayat hikayesini, şair olma yolundaki yaşadıklarını anlatıyor. Cemal Süreyya’nın hayatı, “çalkantısı bol olan denizin derinlerindeki inci bol ve değerlidir” misali, çalkantılı hayatı, yaşadıkları, yarım kalmış sevdaları, anlaşılmaması ona çok değerli eserler bırakmasını sağlamıştır. Dergini kalanı ise farklı yazarlar tarafından farklı alanlarda yazılmış güzel öyküler dergiye ayrı edebi değer katmıştır. Bu sayı da Deniz Barut tarafından kaleme alınmış “Vazgeçme Çocukluğundan” , İpek Atcan tarafından kaleme alınmış “Köşesiz Köşe: Hangisi?” özellikle çok ilgimi çekti ve yüreğime dokunan bu iki yazıyı da beğenerek okudum. Bu sayıdan bol bol alıntı yaptım, almanızı okumanızı öneririm. Okunması gereken bir sayı.
KafkaOkur - Sayı 35 (Ocak 2019)
KafkaOkur - Sayı 35 (Ocak 2019)KafkaOkur Dergisi · Kafka Okur Dergisi Yayınları · 2019636 okunma
İnsansın kusurlusun ve doğduğunda değil yaşamın başlangıcı kendini anlatabildiğinde. Sana neyin iyi geldiğini bir tek sen biliyorsun. Yalancı gülüşlere, sorgulayan bakışlara, sahte lakırdıya takılmak alır elinden seni. Duvarların duvarları, şüphelerin şüpheleri, çıkarların çıkarları, sanrıların sanrıları hepsini bir kenara bırak şimdi. Aynada, karşında kendin varken yalan söyleyebilir misin? Sen yine vazgeçme çocukluğundan; aklına ilk geleni ağzından çıkarıverdiğin zamanlardan.
Sen yine vazgeçme çocukluğundan; hissettiğin her şeyin gözlerinde göründüğü zamanlardan.
81 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.