Okumasam da olurmuş dediğim ama Orhan Pamuğu anlamak için iyi ki de okumuşum dediğim, Hatıraların Masumiyeti belgeselinin içindeki röportajları, Ayla'nın bakış açısını anlatan bir kitap. Bir kere Orhan Pamuk büyük romancı. 1990'ların ortasında kitap-müze gibi deneysel bir şeyler yapma fikri var aklında sonra yavaş yavaş bu fikri gerçekleştiriyor. Beni derinden etkileyen kısım Çukurcumadaki evi aldıktan sonra orada bir aile yaşıyormuş gibi evi döşemesi ve karakterlerini kurgulaması. Ayrıca kitapta ara sıra Füsun'dan ve Kemalden gerçek kişilermiş gibi bahsetmesi tüylerimi ürpertti. Çünkü ben Füsunun ve Kemalin kurgu olduğuna inanamıyorum bir türlü. Bu kitapta Orhan Pamuk içindeki ölü ressamın müzeyi kurarken ve dizayn ederken dirildiğinden söz ediyor(Geçenlerde verdiği bir röportajda bir sonraki romanında bir ressamın hikayesini anlatmak istediğini de söylüyor.) En sevdiğim kısım ise Orhan Pamuğun şehrin değişimiyle anılarımızı kaybedişimizi bağdaştırdığı kısım oldu. Ertesi gün çıktım dışarı, şehrin en sevdiğim sokaklarında yürüdüm ve fark ettim ki sadece bir yılda bile çok fazla değişiklik olmuş ve değişen yerlerle ilgili hatıralarım da solmuş. Muhteşem bir tespit. Kitap romanla ilgili yeni bir şeyler eklemiyor, bana daha çok Orhan Pamuğu ve romanın arka planını-özellikle İstanbul- anlatıyor gibi geldi ama yine de çok keyif aldığım bir kitap oldu.