... +223
"Bir insana sen hakkında hissettiklerinin sana ne hissettirdiğini hiçbir zaman söyleme." Ne hissettiğimizi kendimize bile itiraf etmekte bu kadar zorlanırken, hislerimizi karşı tarafa iletmek zaten söz konusu bile olamıyor çoğu zaman. Durumlann, insanın ruh halinin ve fikirlerin jet hızıyla değiştiği "modem" zamanımızda insan
Ve gitmek senin evin…
Reklam
Huzursuzluk ne fena. İnsanda öfke, nefret ne varsa yanında getiriyor bir süre sonra. Sebebi ekseriyetle bitmemiş şeyler. Bu çağda insanın kavgasını da yasını da tamamlamasına kimse izin vermiyor. Valeria Tentoni, "Bir anlığına bizi bu huzursuzluğa sürükleyen şeyin izini sürüp bulmaya çalıştım ama başaramadım. Saat kaçtan beri birbirimizden
Dostoyevski, Suç ve Ceza'da şöyle der; "Bir iple intihar da edebilirsin, salıncak da kurabilirsin. Hayatın ipleri senin elinde..."
Asalet senin adınla başlar. Zihninin, kalbinin, ruhunun hakkını almalısın. Arınmışlığının ve masumiyetinin haklarını almalısın onlardan. Senin yüreğin bu topraklardan yaratıldı ve sen gözyaşlarını altında yaşadığımız bu kutsal gökyüzünden alıyorsun. Bu sokaklar, senin yürüyüşlerin için yaratıldı. Yıllardır bu asfaltlara dökülen kanlar senin özbeöz kardeşlerinin. Onların sentetik ruhlarının asaletine inanma sakın. Yakana inatçı bir gülümseme tak ve yürü. Hayatı senin gülümsemelerin yeniden kuracak. Onlar bir büyük yalanın kurucuları sadece. Sen bu yalana inandıkça onlar biraz daha büyüyecekler. Bir illüzyonun gölgesine sığınıyorlar. Kovulduğun binaların kapısında ürkek yürümeni, çalıştığın konfeksiyon atölyesinde utançla oturmanı, altına girdiğin yükten, işsiz babandan, gündelikçi annenden, fabrikada çalışan kız kardeşinden, serseri abinden utanmanı bekliyorlar.
Kraliçenin Pireleri
Kraliçenin Pireleri
ŞARKILAR
Acılarını sakladığı kısa saçları kapşonunun kenarlarından çıkmıştı. Usul usul yürüyüp kulaklığından gelen müzik melodilerine eşlik ediyordu. Yine nereye gittiğini bilmiyor, kendini şarkıların eline bırakmış rüzgarın tenine dokunuşlarını hissediyor ve karanlık sokaklarda huzuru arıyordu. ... Ayakları onu nereye götürdüğünü merak edip müzüğin verdiği sarhoşluktan ayrıldı. Kulaklığını boynuna alıp kapşonunu açtı. Başını gökyüzüne kaldırıp derin nefes aldı. Sonra usul usul kaldırdığı başını indirdi. O koca görkemli mezara dikti gözlerini. Dizlerinin üstüne çöküp elini cebine koydu. Avucuna aldığı kesilmiş saçları çıkartıp meza gömdü. Sonra sesi duyuldu gecenin boşluğunda. "Hani sormuştun ya bana 'saçların ne zaman uzayacak' diye. Bende 'hiçbir zaman' demiştim. Sende biraz düşünüp ' o zaman kıydığın saçlarını bana ver...' demiştin... "İşte yine geldim sevgilim... Saçlarımı getirdim sana, benim kıyıp senin kıyamadığın saçlarımı..." Hislerrr
Reklam
1.000 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.