Durdum.Dinledim. Güneşler geçti üzerimden. Yağmurlar, rüzgarlar geçti. Kara kara bulutlar gelip durmuştu başımda, derken baktım,onlar da geçti. Bekledim. Günler geçti üzerimden. Başta saydım bir bir, sonra bıraktım. Aylar geçti. Bir başıma oturup düşündüğüm balkonlardan, serin sessiz yaz akşamları geçti. Gittim sonra. Şehirler geçti yanı başımdan. Şehirler dolusu insanlar geçti, el sallamadan. Hepsini sevdim. Çağırdım. Ay göründü karşıdan, kuşlar geçti. İnsan yalnız gelmeyeceğini bildiğini böyle fazla çağırır dedim, acılar geçti. Duruldum. Yüreği dedim, yumuşak tutmalı her zaman. Kurumuş olan kırılır ancak. Ağrılar geçti. Öğrendim. Başkasının yüzüne onu önemsiyormuş gibi bakmanın ayıbını, oyunlar geçti. Oturup ağladım sonra tüm bu geçip gidenlerin rahatlığından. Ağaçlar gibi döktüm kuru yapraklarımı, yenilendim, tazelendim. Yeni köklenmiş bir fide gibi berrak, umutlu ve huzurlu şimdi zihnim. Ne öfkem kaldı, ne özlemim. Hepsi geçti. Hepsi geçti.
Ezgi Ayvalı
Osmanlı’dan Tayyip’e Bilim Düşmanlığı
Hikmet Kıvılcımlı, “Osmanlı Tarihinin Maddesi” eserinin Üçüncü Cildinde Osmanlı’da bilimin ne hallere düştüğünü ve buna bağlı olarak Osmanlı Devleti’nin yıkıma nasıl dörtnala gittiğini veciz bir biçimde gözler önüne serer. Biz bu yazıda önce Usta’nın Osmanlı’daki yozlaşmayı somut olarak gösterdiği pasajı, Osmanlıca kısımlarından arındırarak,
Reklam
Sitare
Heyy! Gidip geliyorum bu çöllerde Kureyş’in heybetli ve inatçı develeri Hiç aldırmadan benim esmer sevdama Geviş getiriyorlar ufka bakarak Ben kaçıp Yesrib’e sığınıyorum Yesrib bahane, bir kitaba sığınıyorum Dağda, ovada, badiyede okuduğum hep elif Elif diyorum Sitare, sineme elif çekiyorum “Ah minel aşk-ı ve halatihi..” Çok eski bir gerçektir bu
Mutluluğu ve acıyı birlikte öğrendim. Mutluluğun sahip olduklarınla ilintili olmadığını öğrendim, çünkü hiçbir şeyim olmadığı zamanlarda da ben çok mutluydum.Ailemle birlikte olduğum zamanlar hayatımın en değerli anlarıydı.Yemekten sonra ateşin etrafında oturup ufacık şeylere bile güldüğümüz zamanlar...Ve yağmurlar başlayıp doğa yeniden canlandığında yaptığımız kutlamalar.
Bulutları Düşürmüşlerse...
Bulutları düşürmüşlerse ırmaklar içine, Yağmurlar; yurtsuz kalır hiç mi hiçine… Çise gözlüm, Her baktığında gökyüzüne; Yağmurlar yağsın, üzerine. Islanan yüreğin, h-asarından… Nasıl da getirmiş tortuları, rüzgârlar
Saçları saman sarısı, kirpikleri mavi...
Saman Sarısı Seher vaktı habersizce girdi gara ekspres kar içindeydi ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım peronda benden başka da kimseler yoktu durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri perdesi aralıktı genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada saçları saman sarısı kirpikleri mavi kırmızı dolgun duduklarıysa şımarık ve
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.