"Daha önce hiç denememiş olmasına karşın şahane rol yapıyordu. Çünkü başkalarının önünde duygularını göstermeyi engelleyen her şeyi; korkuyu, kaygıyı, utancı, çekingenliği üzerinden atmıştı, nesnelerle gerçekten yalnızca oynuyordu şimdi."
Bu roman hakkında inceleme yazmayı düşünmüyordum fakat kitaptaki kurgunun akıcılığı ve hikâyenin özgünlüğü sebebiyle, sonradan düşününce, ilgililerine öneride bulunmak istedim. Öncelikle şunu söylemeliyim ki; ikinci ve üçüncü paragrafta, okuyacak olanların tadını kaçırmadan, kitabın içeriği hakkında çok küçük bilgiler vermeye çalıştım. Ayrıca
"Hayatı idrak etmeye çabalayan özgür ve derin düşünce, saçma dünyevi kaygıları tamamıyla hor görme; işte bu iki şey, insanın daha yükseğini göremeyeceği iki lütuftur."
"Gerçi elimizin altında kitaplar var, ama bu canlı bir sohbetin, karşılıklı ilişkinin yerini tutmuyor. Çok da doğru olmayan bir kıyaslama yapmama müsaade edecek olursanız, bence kitaplar notaya, sohbet ise şarkı söylemeye benziyor."
"Ona göre insanlık namuslular ve namussuzlar olmak üzere ikiye ayrılıyordu; ikisinin arası yoktu. Kadınlardan ve aşktan daima tutkuyla, heyecanla bahsederdi; ancak bir kez bile âşık olmamıştı."
Toplumun önünde dürüstçe rehberlik etmek isteyenler cezalandırılmaya çalışılır. Uğur Mumcu'yu asla salt bir gazeteci ya da hukukçu gibi görmeyin. Uğur Mumcu çok yönlü kişiliğiyle bir filozoftur aynı zamanda. Bizim topraklarımızda böyle insanları yok edebilmek, etkisizleştirebilmek için hile yapılır, tezgâh kurulur. Emperyalizm gerçek düşünce önderlerini istemez. Unutmadık!
Amerikalı bir fotoğrafçı olan Dorothea Longe'nin çektiği çok ünlü bir fotoğraf var: Migrant Mother(Göçmen Anne). Fotoğrafta Kaliforniya'da bezelye işçisi olarak çalışan 30'lu yaşlarda bir kadının eski,yırtık bir çadır önünde çocuklarıyla oturmuş yorgun,kederli ve derin gözlerle baktığını görüyoruz. Tabi bu belirttiklerim en yalın haliyle.
Aziz Bey Hadisesi... Bu kitabı bitirdikten sonra bir insanın " ben bu hayatı boşa yaşamamışım" diyebilmesinin o kişi için ne kadar değerli bir şey olduğunu düşündüm.
Hepimiz bize sunulan bu yaşamda hayaller kuruyoruz, sevmek ve sevilmek istiyoruz, pişmanlıklar yaşıyoruz, kendi zaaflarımıza yenilip hatalar yapıyoruz. Bazılarımız