" Küçük çocuk Hannibal, 1945'te karlar içinde kız kardeşini kurtarmaya çalışırken ölmüş. Kalbi de Mischa ile birlikte ölüp gitmiş. Şimdi ne? Bunun için henüz bir kelime icat edilmedi. Daha iyi bir kelime olmadığı için, canavar diyebiliriz. "
"Mischa, Tanrı'nın olmadığını bilmek bizi rahatlatır. Çünkü bu, Cennet'te köle değilsin demektir...
Senin sahip olduğun şey Cennet'ten daha iyi. Sen unutulmadan kurtuldun. Seni her gün özlüyorum. "
Hannibal'a gülümsedi. " Sana bakıyorum ve kalbimde cırcır böceği konser veriyor. "
" Benim kalbim de sizi görünce yerinden oynuyor, siz benim kalbime şarkı söylemeyi öğrettiniz. "
Kalbinin üstünde. Popil'in şapkasını tutan el kalbinin üstündeydi. Momund'un kardeşinin gırtlağına bıçağı dayayan el.
...
Kalbi onun avucunda atıyordu. Yüzünde anlaşılmaz bir ifade vardı.
Operatör, " Çocuk hiçbir tepki vermiyor, " dedi. " Ya sözünü sakınmayan bir savaş yetimi, ya da canavarca kendine hakim olma yeteneği var. "
" Canavarca, " dedi Popil.
" Karanlıkta iki gölge, umutsuz, ağır alacakaranlıkta birbirine uzanıyor. Elleri birleşiyor ve ışık, tıpkı güneşten dışarı boşaltılan yüz altın kupa içindeki küller gibi bir sel halinde yayılıyor. "
Sonrasında Akhilleus son bir cümle fısıldamak için bana sokuldu. " Gitmek zorunda kalırsan, seninle birlikte geleceğim. Bunu biliyorsun. " Uykuya daldık.
" Korkuyor musun? " diye sordum. Arkamızdaki ağaçlardan bir bülbülün ilk şarkısı geliyordu.
" Hayır, " diye cevap verdi Akhilleus. " Ben bunun için doğmuşum. "
Kheiron, " Tanrıların adil olması gerektiğini söyleyen bir kural yok, Akhilleus, " dedi. " Hem belki, birisi gitmişken dünyada kalmış olmak daha büyük bir cezadır. Sence? "