sen seç kendine bir hayat
ve öylesine yaşa,
nasılsa kaldığın yerden vurgun sürdürür
ve hep bak kendine
bir örnek aynalara asi bir suret bırak
baktıkça gözlerin kendini öldürür...
Bir duruşu olmalı insanın
bir bakışı, bir anlayışı, bir aşkı, bir davası olmalı.
Gökyüzüne bakmayanların kalbi, daha çok kirlenir
...ve insan en çok göğe vurgun.
Sonra zarifliğe, şiire...
ve hep Allah'a.
Uçmayı öğrenmeden, göçmeye mecbur kalmış bir kuş gibi kalbimiz.
Ah şu yalnızlık kemik gibi ne yana dönsem batar.
Çünkü kırıldım, saç uçlarıma kadar.
Şu küçücük kalpte nice hakkın yüklü.
Beni kabullen, kendini yanına al, gidelim.
Çıktığım her yerin kapısını sert kapatmamla tanınırken,
senin kapın çarpmasın diye arasına elimi koydum.
Şimdi yoksun üstelik uzaktasın.
Ellerin yapayalnız biliyorum.
Gözlerin dalıyor yine.
Hep benim için olmalı.
Yine de biri çıksa, nasılsın dese alışkanlıkla iyiyim diyeceğim.
Neyse...
Bitti o şiir!
Başka mısra gerekmez.
İbn-i Arabî, Fusûs el-Hikem'de "Bil ki, sen bir hayâlsin. Bütün bir varlık, hayâl içinde hayâldir." diyor. Bu söz öyle derindir ki, diyeti vurgun yemektir.
“Çanakkale Zaferi mazlum milletlerin Emperyalizme karşı ilk zaferidir”.
Başlıktaki söz Hikmet Kıvılcımlı’ya aittir.
Tarihin gördüğü en kanlı savaşlardan biridir Çanakkale…
Çanakkale; bir o kadar da Emperyalizme karşı en haklı ve en meşru bir direniştir.
Batılı Emperyalistler, sömürge 16 ülkeden devşirdikleri yüz binlerce askeri