Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Vuslat Ekici

Vuslat Ekici
@vuslatoprak
Çukurova Üniversitesi Psikoloji 3/4
18 okur puanı
Şubat 2024 tarihinde katıldı
"İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir. Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır."
Reklam
Hayat herhalde bir katakulli değildi. Ama neydi? Bu hayatın bir manası olmak icap ederdi. İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı! Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı. Lakin tembelliğe alışmış olan kafası bunu bulamıyor, bulmak için uğraşmaya üşeniyor, yanlış ve bayağı olduğunu sezdiği şeyleri de kabul edemediği için selameti firarda buluyordu...
İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum; müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var... Hiçbir şey üzerinde düşünmeye, hatta bir parçacık durmaya alışmayan gevşek beyinlerimizle kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanla kaybettiğimiz biçare irademizle hayatta dümensiz bir sandal gibi dört tarafa savruluyor ve devrildiğimiz zaman kabahati meçhul kuvvetlerde, insan iradesinin üstündeki tesirlerde arıyoruz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Derindir ölülerin uykusu, incedir tozdan yastıkları. Asla sesine kulak vermez, asla seslenişlerine uyanmaz. Ah, mezarda ne zaman sabah olacak, uyuyanlara seslenmek için: Uyanın!
Ah, insan öyle fani ki, yaşadığından gerçekten emin olduğu bu dünyada bile, varlığının tek bir gerçek iz bıraktığı bu dünyada bile, sevdiklerinin ruhunda ve hatıralarında o da sönüp kaybolacak, hem de çok çabuk!
Reklam
Yine insanların birbirlerine zehir edecekleri güzel bir gün! Birbirlerine zehir etmedikleri hiçbir şey yok zaten; sağlık, itibar, sevinç, dinlenme! Bunun sebebi çoğunlukla ahmaklık, düşüncesizlik ve sıkıntı, ama onları dinleseniz, çok iyi niyetliler. Bu kadar çılgınca ruhlarını öfkeye kaptırmasınlar diye neredeyse onlara yalvaracağım geliyor.
Ah, birazcık kaygısız olmak, beni şu güneşin ışıdığı dünyada insanların en mutlusu yapardı.
Ah, yüreğim öylesine doluydu ki. Birbirimizi anlamadan, vedalaştık. Bu dünyada birinin diğerini anlaması o kadar kolay bir şey değil.
İnsan doğası," diye sürdürdüm konuşmamı, "sınırlı: Sevinç, üzüntü, acıya belli bir dereceye kadar katlanabiliyor ve bunun üstüne çıkınca mahvoluyor. Burada sorun birinin zayıf ya da güçlü olması değil, ister psikolojik, ister fiziksel olsun, duyduğu üzüntünün miktarına tahammül edebilmesi ya da edememesi. Bana göre, yüksek ateşten ölen birine korkak demek ne kadar uygunsuzsa, yaşamına son veren biri korkaktır demek de o kadar tuhaf."
Bir despotun dayanılmaz boyunduruğu altında inleyen bir halka zayıf diyebilir misin, sonunda ayaklanıp zincirlerini kırıyorsa? Bir insanın alevler evini sarmışsa, korkudan tüm gücü harekete geçer ve başka zaman hiç kaldıramayacağı yükü kolaylıkla kaldırır; gördüğü hakaretin öfkesiyle altı kişiye birden saldırıp onları alt eden birine zayıf denir mi?
Reklam
Zira sıkıntılarla dolu hayata dirençle katlanmaktansa, ölmek elbette daha kolay.
Siz insanlar," dedim. "bir şey hakkında konuşurken, hemen şöyle söylemek zorunda hissediyorsunuz kendinizi: 'Bu aptalca, bu akıllıca, bu iyi, bu kötü!' Bütün bunların ne anlamı var? Sırf bunları söylemek için mi bir olayın içyüzünü araştırıyorsunuz? Onun niçin olduğu, niçin olması gerektiği şeklindeki sebepleri kesinlikle açıklayabiliyor musunuz? Böyle yapsanız, yargılarınızda bu kadar aceleci olmazdınız."
Sinsi bir hastalığın önlenemez şekilde her geçen gün ölüme yaklaştırdığı bahtsız birinden, hançerle işkencesine bir anda son vermesini isteyebilir misin? Gücünü tüketen hastalık, aynı zamanda ondan kurtulma cesaretinden de onu yoksun bırakmaz mı?
"Hoş hayallerle başımızı döndürürken, bizi dünyanın en mutlu insanı kılan Tanrı bize nasıl davranıyorsa, biz de çocuklara öyle davranmalıyız."
"Mutlu edemediğimiz mutlu insanlar görüyoruz, dayanılmaz olan bu."
154 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.