Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Kalbim ilâhì Huzur'un kapısına yapıştı ve kapı açılınca gelecek olan pür dikkat bekliyor. Kalbim fakir ve muhtaç, içinde hiçbir bilgi yok ve bomboş... Kalbe perdenin arkasından ne zaman bir şey gelse, onu emir ve yasaklara uygun bir şekilde sabırsızca alıp hayata geçirmeyi arzuluyor.”
Tevhîd, evrene, zamana veya tarihe bakılmaksızın mutlak hakîkatin kendisi olarak bizâtihî Allah hakkında bir beyândır. Bu beyân ilk bakışta sâbit bir resim verir: Tek Tanrı doğru hakîkattir ve varoluşun -hayat, aşk, yaratıcılık, bilinç, merhamet, bağışlayıcılık, adâlet gibi- bütün olumlu nitelikleri yalnızca O'nda doğru ve gerçektir. İkinci bakışta ise bu beyânın örtük bir canlılık [dynamism] içerdiği görülür: Çünkü yegâne hakîkat, âlemi varlığa getirir, anbean bütün şeylerin varlığını sürdürür ve hepsini nihâî yerlerine geri döndürür. Allah'tan gelen her şey dâimâ O'nun tarafından desteklenir ve yine O'na dönecektir. Şeyler gelir ve gider, yaratılır ve geri döner, iner ve yine yükselir: İşte bunların hepsi aşk ile gerçekleşir. | William C. Chittick, İlâhî Aşk, Nefes Yayınları, 1. Baskı: Temmuz 2018, s. 45.
Sayfa 45 - Nefes Yayınları, 1. Baskı: Temmuz 2018
Reklam
222 syf.
·
Puan vermedi
Güncel /modern putlardan söz etmediği için zayıf buldum. Buna rağmen kitap yakınınızdaysa 134. sayfada başlayan "Alışkanlıklar" bölümünü okumak için ayıracağınız bir kaç dakikaya kesinlikle değecektir. Bu bölümde İsrailoğullarının Musa'ya "bize de onlarınki gibi bir tanrı yap" demelerinin günümüzdeki ve bu topraklardaki karşılığını göstermiş. Türkler şu anda "biz de kendimizde Batılılarınki gibi tanrılar yapalım" diyorlar. Kuran'ı, tarihi ve yaşamın pek çok kapısını anlamak için anahtar olan bu çok önemli gerçeğe bir kaç sayfada değinmiş. Derinine girmeden, güzel bir kaç örnekle dokunmuş geçmiş. William Chittick'in Kosmostaki Tek Hakikat kitabında (galiba s36) "...Böyle insanlar Müslümanlar gibi namaz kılıp oruç tutabilirler, fakat bir Müslüman gibi değil; bir doktor, mühendis, sosyolog ve siyaset bilimci gibi düşünürler" saptamasını tamamlayan bir gözlem yapmış. Vurgu "düşünürler" kısmında. O bölümü okumadan geçmeyin.
Put
PutAhmet Turgut · Kapı Yayınları · 202042 okunma
Bu dünyadakilerin çoğu kudreti görür ama hikmeti görenler azdır.
Elbette, hepimiz Allah’a döneceğiz; ama bu dönüş nasıl gerçekleşecek? Allah’ın rahmetine mi, gazabına mı; ebedî saadete mi, azaba mı; cennete mi, cehenneme mi döneceğiz?
Sayfa 189 - İz Yayıncılık
Ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında, İslâm ülkelerinde Batılı bir eğitim almış bir aydın sınıf ortaya çıkmaya başladı, ve giderek daha çok etki ve nüfuz sahibi oldu. Modern ideoloji ve varsayımlara aşina olan bu Müslümanlar, İslâm dünyasının durumu konusunda çok çeşitli tavırlar aldılar. Batı usûlü bir eğitim almış olanların çoğunun ilk tepkisi, Batılı güçlerin siyâsî hakimi yetleri karşısında muazzam bir aşağılık duygusu oldu; bu tahakküm, şüphesiz, teknolojinin gücünden kaynaklanıyordu. Müslümanlar sömürgeci güçlerin tahakkümünden kurtulmak istediler, ve modern eğitim almış sınıfa mümkün görünen tek yol, siyâsî güç kazanmak için modern bilim ve teknolojiyi öğrenmekten geçiyordu. Çok sayıda Müslüman, geleneksel İslâm'ın bu amacın önünde bir engel olmaktan başka bir şey olmadığı duygusuna kapıldı, ve bu yüzden bunlar iki temel yol benimsediler: Dini terk etmek, ve onu reforme etmek.
Sayfa 538Kitabı okudu
Reklam
Müslümanların çok büyük bir kesimi için, sevgi her zaman İslâm'ın can suyu olmuştur. Onların görüşüne göre, aşkın diriltici ruhu olmazsa -İslâm'ın üçüncü boyutu- din kurur, tamtakır hale gelir, ve biz de davranışa ilişkin ince ayrıntılar üzerindeki kısır çekişmelerle, veya iman konularıyla ilgi doğmatik çizgiyi gözetmeyen bir kimseye karşı dalaşma ve cedel boyutunu geçmeyen saldırılarla baş başa kalırız.
Sayfa 506Kitabı okudu
İslâm'ın görsel sanatlarda tasvirci gelenekten uzak durması Hıristiyan, Hindu ve Budist medeniyetlerin sanat gelenekleriyle kesin bir tezat teşkil eder. Bu üç büyük medeniyet resim ve heykeltraşlıktaki beşerî sûret tasvirini büyük sanat formları olarak geliştirmişir. Bu üç geleneğin üçünde de, asıl dürtü Gerçek'i beşerî tecessümü içinde tasvir etmek olmuştur.
Sayfa 493Kitabı okudu
Kısaca, İslâmî sanat hayalin somutluğunu tenzih'te zımnen bulunan soyutlama ile bir araya getirip bağdaştırır.
Sayfa 493Kitabı okudu
İman, insanların mazeretsiz ve gerekçesiz (unwarranted) yaroluşları ile ilgili olağanüstü olguya doğal ve normal tepkisidir. Kendilerinin üstünde ve ötesinde onları o şekil de vareden bir gerçeklik bulunduğunu anladıklarında o gerçekliği kabul etmek durumundadırlar.
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
Rumî’nin ifadesiyle, “Bütün putların anası kendi nefsindir.” [Mesnevî I, 772.]
Kur'ânî dünya görüşü Arap diline sıkı sıkıya bağlıdır; ki bu dil, tıpkı İbranice ve Aramca (Hz. İsâ'nın konuştuğu dil) gibi, Semitik aileye aittir. Semitik dillerin iç mantığı İngilizce, Latince, Sanskritçe ve Farsça gibi Hind-Avrupa dillerinden çok farklıdır. Her şeyden önce, her bir sözcük tipik bir şekilde üç harften oluşan bir kökten türer. Üç harfli kökten, her ne kadar bunlardan genellikle sadece belli bir kısmı fiilen kullanılsa da, yüzlerce türetilmiş kelime oluşturulabilir. Biz burada, kavramların anlamını açıklarken, sık sık Arapça sözcükleri tartışacağız. Böyle bir tartışma olmaksızın, anlam boyutlarının zenginliğini, İngilizceye çevirinin güçlüğünü ve Arapça sözcükler arasındaki, özgün metinde apaçık olan, karşılıklı ilişkiyi ortaya koymak imkansız olacaktır.
Kuşların Dili (Mantıku't-tayr) adlı uzun şiirde - Tasavvuf edebiyatındaki, ruhanî yolculukla ilgili en ünlü ve aynı zamanda en eğelendirici anlatımlardan biri - Attâr, kuşların nasıl bir araya gelerek krallarını, yani Ankâ'yı ziyaret etmeye karar verdiklerini anlatır. Hüdhüdün kılavuzluğunda, çeşitli maceralar yaşayarak, sonunda gayelerine ulaşmadan önce yedi vadi geçerler: özlem, aşk, bilgi, bağımsızlık, birlik, hayret ve yok olma.
Sayfa 199Kitabı okudu
Ahmed oğlu Ali adında bir şeyh "Bugün," diyordu, Arapça olarak, "Tasavvuf gerçekliği olmayan bir isimdir; ama eskiden isimsiz bir gerçeklikti."
Ama ideoloji olsa olsa sistemleştirilmiş bir cehalettir, ve cehalet de modern zaman bunalımının asıl sebebidir.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.