Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

haru

Reklam
Bir adam varmakta olduğu sonu bilir ama bir daha dönüp dönemeyeceğini, ilk başladığı yere geri dönüp o başlangıcı benliğinde tutup tutamayacağını bilmez. Eğer nehrin akıntısında döne döne sürüklenen bir çomak değilse, o zaman nehrin kendisi olmak zorundadır.
Sayfa 134Kitabı okudu
"Soru sorduk diye vatan hainliği mi yapmış oluyoruz?"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Derin bir nefes alıyor ve amacıma sahiden ulaşmak istiyorsam ona da ihtiyacım olduğuna karar veriyorum. “Tacı çalmaya ne dersin? Hem de Diyar kralları ve kraliçelerinin gözleri önündeyken?” Hınzırca sırıtıyor. “Neyi havaya uçuracağımı söyle yeter.”
Sayfa 352Kitabı okudu
Rose. Bu hikâyenin baş kadın kahramanıydı. Tutkulu, fevri ve cesurdu. Hiç sektirmeden her gün, onun gibi olmayı diliyordum. Ve şimdiye kadar vardığım seviye şöyleydi... Tutkulu: Lakabım Bakire Violet'tı. Fevri: Bu sunum için iki gün hazırlanmıştım. Cesur: Yüzüm terlemeye başlamıştı.
Reklam
Sevgili dost, Bu bayramda hangi elleri öptün, bana da haber ver. Günahkâr dudaklarının siyah lekeler bırakacağı beyaz bir el bulabildin mi? Yoksa sen de benim gibi katrandan ellere mi yapıştırdın kömürden dudaklarını? Yoksa sen de mi çağırdın yardıma çocukları: “Ah çocuklar! Kapı kapı dolaşıp, şeker toplayan çocuklar! Bırakın, öpelim ellerinizi. Siz bize şeker verin!”
Sayfa 116Kitabı okudu
“Şu an sen sadece iyi zıplayabilen ve hızlı koşabilen beceriksizin tekisin, o kadar. As ise takımın belkemiğidir. Senin asla olamayacağın bir şey yani. Ama... ...Benimleyken en iyisi olacaksın!”
çok tatlısın, öpeyim mi?
“Daha çok tanrıların bir aracısı gibi,” diye açıkladı Sehra. “Epey ilgini çekti galiba?” “Evet, çekti.” Vhalla sahip olduğu tüm zarafet ve güçle, ağzından çıkacak sonraki kelimelerini yumuşatarak yukundu. “İlk evladımın çocukluğunu geçireceği yer hakkında olabildiğince çok şey öğrenmek istiyorum.”
“Sırılsıklam olmuşsun,” dedi Aldrik. “Üşümüyor musun?” “Donuyorum,” diye fısıldadı Vhalla cevap olarak. “Ne şanslısın ki müstakbel kocan elleriyle ateşi kontrol edebiliyor.”
Artık bunun canını yakmaması gerekiyordu ama acı somut bir hal alıp göğsüne yerleşmişti. Bunu daha önce de görmüştü. Bu kan lekeli hayat onun için daha yeniydi, oysa şimdi İmparatorluk Kütüphanesi’nde kitapları arşivlediği zamandan daha gerçek geliyordu.
Reklam
İmparator Solaris kendisine sadık kalan bu küçük grubu belirsiz karanlığın içine yönlendirdi.
Aldrik ile Vhalla hayatlarını dünyanın onlara dayattığı “uygun” kararlarla sarmalamışlardı. Arzularını saklamış ve doğru olduğunu bildikleri şeyi bir kenara kaldırmışlardı. Peki ya bu onlara ne kazandırmıştı? Ölüm dolu bir dünya. Dünyanın ondan istediklerini yeteri kadar yerine getirmişti Vhalla.
Vhalla elini iyice sıkınca Aldrik nihayet başını ondan tarafa çevirdi. Gözleri cansızdı, kalbinden bir parçanın son darbeyi atlattığını gösteren tek şey göz kenarlarındaki kızıllıktı. Daha birkaç gün evvel kardeşinin kaybıyla paramparça olmuş bir kalp
Her şeyi kaybetmiş ama dünyayı kazanmış bir adama ne söylenebilirdi ki?
Adamın dokunuşlarında artık bir akım yoktu, sadece sıcaklık. Ama Bağ’ın yokluğunda dahi, adamın aklının nasıl işlediğini biliyordu Vhalla. Onun hislerini bir hayalet organ gibi duyumsuyordu: Orada olması gereken, orada olduğunu tüm kalbiyle bildiği fakat orada olmayan boş ve garip bir his.
49 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.