Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

The Guru

The Guru
@xaire
Sıfır
16 okur puanı
Temmuz 2021 tarihinde katıldı
Ubeyd bin Umeyr şöyle dedi: "Allah'tan haya etmeyi, insanlardan utanmaya tercih ediniz."
Reklam
uhdenize dü­şen razı olmaktır, teslim olmaktır..
Hak katından çıkacak kararların lehinize olmasını arzu ediyor­sanız, O'nun itaatine koşun. O'nun yolunda sabırla devam edin. Yap­tığı işlere boyun eğin. Hakk'ın hükmü ne olursa olsun, razı olun. Gerek size, gerekse başkasına bu yolda her ne ki geldi, uhdenize dü­şen razı olmaktır, teslim olmaktır.
Uyanmayı, ölüm anına bırakmayın; önceden uyanın. Biliniz ki, o anda uyanmanız sizi felâketin kucağından çeviremez. O'nun huzu­runa varmadan uyanın. O'nun şedit emirlerini duymadan gözleri­nizi açın. Sonra pişman olursunuz; ama ne çare ki, faydasız olur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sabırlı kullara, Allah'ın bu dünyada hesapsız yardımı olur. Ahirette ise sayısız nimetleri… Şu ayet-i kerime sözümüze şahittir: “Sabırlı kulların mükâfatı bol ve hesapsız verilir.” (ez-Zümer, 39/10)
"Sevgin, saplantılı bir tutkuya, nefretin helak edici bir buğza dönüşmesin" Hz. Ömer ra.
Sayfa 694 - c2
Reklam
Bil ki, yoldan çıkmak iki şekilde olur:
birincisi hayırdan başka bir şey istemediği halde hata yapıp yoldan çıkan bir adamın misalidir. Onun hatasına uyulmaz. Çünkü ona hatasında uyan helak olur. İkincisi ise hakka karşı çıkıp direnen, kendisinden önceki muttakilere muhalefet eden bir adamın misalidir. O haktan sapan ve saptırandır! Şeytan bu ümmete karşı isteklidir. Onu bilenin üzerine, insanları ondan sakındırmak bir haktır. İnsanlara onu durumunu anlatır ki, hiç kimse onu bidatine düşüp de helak olmasın.
İmam Berbehari şöyle der: “İşlerin sonradan uydurulan küçüklerinden sakının! Çünkü bid’atlerin küçükleri gün gelir büyük olur. Bu ümmette ihdas edilen her bid’at böyledir. Başlangıcı küçük olup hakka benzerdi. Ona giren bu şekilde aldanır, sonra da ondan çıkmaya güç yetiremez. Böylelikle o küçük bid’at büyür, kendisine boyun eğilen bir din haline dönüşür. Böylece doğru yola muhalefet eder ve İslam’dan çıkar.
Şatıbi şöyle demiştir: “Mücerret re’ye (görüşe) ve hevaya dayalı olan bütün ibadetler bid’attır. Bazı alimlerin ve abidlerin sözlerine veya bazı ülkelerdeki adetlere dayalı olanlar da böyledir.”
Sayfa 212 - 1
"Nebiler'den birini karınca ısırmış. O peygamber, karıncaların köyü(nün yakılması)nı emretmiş de yakılmış. Bunun üzerine Allah'u Teala, o peygambere: "Seni bir karınca soktu değil mi? Ya sen, Allah'ı tesbih eden ümmetlerden bir ümmeti yakmadın mı?" diye hitab etmiştir." Ebu Hureyre'den , o, Resulullah(s.a.v.'in böyle buyurduğunu işittim, demiştir Buhari, C.8, Hno: 1265, s.388
Sayfa 388 - cilt 8 hadis no:1265
"Üç şey heba olmuştur: -Akledilmeyen din (dindarlık) - Harcanmayan mal -Vuslatı olmayan aşk
Reklam
Şatibî Kur’ân’ı ilimsiz olarak tefsire kalkışan bu kimselerin durumuyla ilgili olarak şöyle der: “Allah ve rasulünün kastettikleri şeyi anlamaya yarayan arapça ilmini bilmedikleri halde, arapça olan Kur’ân ve sünnet hakkında konuşmaya hırs gösterirler. Dini kendi anlayışlarına göre parçalarlar, bu anlayışlarını din edinirler ve ilimde köklü kimselere muhalefet ederler. Kendi nefislerine güzel zanda bulunduklarından ve öyle olmadıkları halde kendilerinin içtihat ve istinbata ehil olduklarına inandıklarından bu tavrın içine girerler. Nitekim onlardan birisine: رِيحٍ فِيهَا صِرٌّ “kavurucu soğuğu bulunan bir rüzgar..” (Al-i İmran 117) ayeti hakkında sorulunca şöyle demiştir: “Bu ayetteki sırr kelimesi sarsar demektir” der.” Sırr kelimesi şiddetli soğuk demektir. Bkz.: Lisanu’l-Arab (4/450) Soğuk kelimesini gece öten cırcır böceği diye çevirirler.
Sayfa 179
Arapça bilmeyip Ankara'da meal yazan yayınevi var ))
Bu yüzden el-Hasen ra. şöyle demiştir: “Acemler (arap olmayanlar) olmayacak yorumlarla sizi helak ettiler”
Sayfa 503
İmam Malik şöyle demiştir: “Arap dilini bilmeden Allah’ın kitabını tefsir eden kimse cezalandırılmalıdır.”
Sayfa 425 - 2. cilt
Taberi, Özellikle Çinlilerin atasının Kabil olduğunu bir hadise dayanarak bize bildirir. "Şarabı, çalgıyı, kopuzu, telli çalgılara kıl takmayı, defe-davula deri geçirmeyi ve bunun gibi işleri ilk önce kim icad etti?" şeklindeki bir soruya Peygamber (s.a.v.)'in cevabı özetle şöyledir: "Bu sorduğunuz şeyler Kabil oğullarından kaldı. Kabil'in çocukları arasında çok zaman önce bir kişi vardı ki adına Yuan derlerdi. Yuan, şenliği, şadlığı seven bir kişiydi. Şeytan onunla arkadaş oldu. Onu bu gibi eğlencelere alıştırdı, şevklendirdi. Bu gibi çalgıları ona hep İblis öğretti. Öyle ki yaş üzümü sıkıp şira etti. Birkaç gün ekşiyinceye kadar onu bıraktı. Sonra küplere testilere koydu. Çengiler düzdü, eğlenceler kurdu. O şaraptan bir miktar ortaya koyar, herkese içirirdi. Biraz çalgı çalardı, biraz da kalkar oynardı. Onlara bu şeyler gittikçe hoş gelmeye başladı. Herkes bu Yuan gence yakınlaşıp, onunla dostluk ettiler. Sonra İblis, insan formunda geldi, onunla arkadaşlık etti, onunla birlikte yiyip içti. Yuan'ı, güzel sözlerle eğlendirmeye başladı, onun taşkınlıklarını daha da artırdı. İşte bunların hepsi o Yuan'dan kalmıştır. O Yuan'a da Şeytan öğretmiştir."
Sayfa 76 - cilt 1
"Allah'a karşı tevazu olduğu için fakirliği, Rabbime kavuşmayı özlediğim için ölümü, günahlarıma kefaret olduğu için hastalığı seviyorum". Ebu Derda ra.
808
58 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.