Bazı romanları okumak için belli bir yaşa gelmeli insan veya her yaşın kendine göre bir romanı var.
2013 yılında almışım ama 6 sene boyunca adeta kuluçka döneminde benim okumamı beklemiş. 1950li yıllarda yazılmış bir eserin zamanın bu kadar ötesinde yazabilecek yeteneğe hayran olmamak mümkün değil.
35 yaşıma kadar okuduğum kitaplar arasında en iyi kitap diyebilirim. İlerleyen günlerde bu cümlenin devamına “Tutunamayanlar” ı da ekleyeceğim.
Hayri İRDAL, Halit AYARCI ikilisinin adeta bir masal tadında kurmuş olduğu – daha önce bir örneği olmayan- enstitünün giriş gelişme sonuç şeklinde anlatılması. Enstitü kitabın neredeyse yarısında ortaya çıkıyor ama o ana kadar geçen tüm karakterler hepsi için ayrı birer roman yazılabilir.
Tarihte yaşamamış biri hakkında yazılan bir kitap, o kişiye mezar taşı bulunması, bir resmi kurumun açılması, insanları dernekleşmesi vs vs. Tüm bu olayların tam ortasında yer alan ama zerre kadar etkisi olmayan bir karakter olan Hayri İRDAL.
Bazı bölümlerde kahkaha atmamak mümkün değil, kara mizah dense daha doğru olur. Edebiyatçı ve yazar olmadığım için teknik olarak değerlendirme yapamam ama okumuş olduğum Türk Edebiyatı eserleri içinde istisnasız en iyisi diyebilirim.
Şahsi olarak 30 yaş öncesi okunmasını önermem. Elbette okuyup beğenecek insanlar olabilir ama ben belli bir olgunluğa oluşmadan aynı lezzetin alınabileceğini tahmin etmiyorum.
Kitaptan sonra uzun bir süre kendime saat almak için araştırma yaptım. Beğendiğim saat 200 bin ₺ olduğunu görünce sevdam kursağımda kaldı.
“Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir anın
Parçalanmaz akışında.”